
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden Britanya merkezli The Financial Times gazetesi için bir yazı kaleme aldı. Yazısında Türkiye’nin demokratik geleceğinin küresel düzen için önemine değinen İmamoğlu, Türkiye’nin iç politikasında yaşanan sorunların sadece ulusal değil uluslararası boyutları olduğuna vurgu yaptı. İmamoğlu, Türkiye’nin stratejik konumunu ve Şu anki otoriter yönetim modelinin getirdiği tehditleri dile getirirken, AB’nin Türkiye’nin demokratikleşme sürecindeki rolüne de dikkat çekti. Bu yazı, halkın desteğini arkasına alan İmamoğlu’nun geleceğe dair bir umut ve dönüşüm yolunu öngördüğünü de gösteriyor.
Makale Alt Başlıkları |
---|
1) Yönümüz uluslararası düzenin istikrarı için de önemli |
2) Türkiye’nin Osmanlı’nın yıkılmasından sonra izlediği model 22 yıllık AKP iktidarında çözüldü |
3) Ben siyasî bir mahkûmum |
4) AB kendini güçlendirmeye çalışırken demokratik bir Türkiye’nin varlığı vazgeçilmezdir |
5) Küresel demokratik gerileme Türkiye’de başladı, geri püskürtme de buradan başlayacak |
Yönümüz uluslararası düzenin istikrarı için de önemli
İmamoğlu, yazısında Türkiye’nin önemli coğrafi konumunu dile getirerek hem Avrupa hem de Asya ile olan bağlantısını vurguladı. Türkiye’nin hem Karadeniz’e hem de Doğu Akdeniz’e komşu olduğunu belirterek, bölgedeki jeopolitik durumu değerlendirdi. Türkiye’nin, Rusya-Ukrayna savaşı gibi mevcut uluslararası krizler karşısında kilit bir rol oynamaya devam ettiğini ifade etti. İmamoğlu, bu durumun Türkiye’nin yöneliminin uluslararası düzenin istikrarı için de büyük önem taşıdığını belirtti.
Yazısında Türkiye’nin dönemsel çatışmalar ve ekonomik krizler içerisindeki konumunu eleştiren İmamoğlu, bu bağlamda Türkiye’nin sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası platformda da etkili ve dengeli bir aktör olması gerektiğini savundu. Global meselelerin, Türkiye’nin demokratik yapısını ve istikrarını doğrudan etkilediğini belirtti. Dolayısıyla, demokratik tutumların Türkiye’nin geleceği için vazgeçilmez olduğunu dile getirdi.
Türkiye’nin Osmanlı’nın yıkılmasından sonra izlediği model 22 yıllık AKP iktidarında çözüldü
İmamoğlu yazısında, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından Türkiye’nin izlediği demokratik modelin nasıl geliştiğini ve bu dönemdeki önemli yaşamsal dönüşümleri gözler önüne serdi. Özellikle, Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki 22 yıllık AKP iktidarına atıfta bulunarak, bu dönemde demokratik kurumların zayıfladığını belirtti. İmamoğlu, muhalefetin kriminalize edilmesi ve yargının silahlandırılmasının Türkiye’deki demokratik gerilemeye yol açtığını ifade etti. Bu durumun sadece iç politikayı değil, aynı zamanda ekonomik durumu da olumsuz etkilediğini savundu.
Kendisi, 2019 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak göreve başladığı tarihten itibaren, Türkiye’nin demokrasi yolunda bir alternatifin arayışı içerisinde olduğunu belirtti. Bu çerçevede, Erdoğan’ın uyguladığı “otoriter popülizm” yerine “kalkınmacı insan-izm” modelini önerdi. Bu modelin insan onuruna dayalı, pratik çözümler üreten ve kamu güvenini hedef alan bir sivil model olduğunu açıkladı.
Ben siyasî bir mahkûmum
İmamoğlu, halkın güçlü desteğiyle başkanlık sürecinin ivme kazandığını belirtti. Ancak bu destekle birlikte hükümetin baskılarını artırdığını ileri sürdü. Özellikle, diplomasının iptal edilmesi ve gözaltına alınmasının ardından şunları aktardı: “Bu satırları, birçok seçilmiş yetkili, akademisyen, gazeteci ve aktivistin de tutulduğu Silivri Cezaevi’ndeki bir hücreden yazıyorum. Hakkımda verilmiş bir mahkûmiyet kararı yok. Ben siyasî bir mahkûmum.”
“Beni parmaklıklar ardına yerleştirmek Erdoğan için bir zafer değildir” diyen İmamoğlu, yaşanan baskıların özgür düşüncelerin ve demokratik hareketlerin boyutunu genişlettiğini ifade etti. Öğrencilerin eylem yaptığı, medya organlarına ve işletmelere boykotlar düzenlendiği ve mitingler yapıldığını hatırlatan İmamoğlu, bu durumun demokratik geleceğe yönelik kolektif bir tavır olarak değerlendirildiğini belirtti.
AB kendini güçlendirmeye çalışırken demokratik bir Türkiye’nin varlığı vazgeçilmezdir
İmamoğlu, hükümetin icraatlarının Merkez Bankası’nın Türk Lirası’nı desteklemek için rezervlerini tüketmesine neden olduğunu belirtti. “2023’ün neredeyse çöküşünden sonra ‘rasyonel’ ekonomi politikasına dönüş olarak faturalandırılan şey” ifadesiyle siyasi hayatta kalma uğruna uygulamaların hızla değiştiğini dile getirdi. Türkiye’nin NATO’nun ikinci büyük ordusu olduğuna ve AB üyeliği için uzun süredir aday bir ülke olduğuna dikkat çekti.
İmamoğlu, Türkiye’nin istikrarının sadece kendi vatandaşları için değil, Avrupa’nın, transatlantik ittifakın ve daha geniş Orta Doğu ile Kafkasya bölgesinin güvenliği için merkezi önem taşıdığını savundu. “Siyasi yönelimimiz, demokratik ve laik bir Türkiye’nin istikrarı için elzemdir” diyerek, Türkiye’nin jeopolitik konumunun aciliyetine dikkat çekti. Aynı zamanda, istikrarsızlığın Türkiye’nin sınırlarını aşabileceğine dair uyarılarda bulundu.
Küresel demokratik gerileme Türkiye’de başladı, geri püskürtme de buradan başlayacak
İmamoğlu, “Küresel tedarik zincirleri yeniden şekillenirken, coğrafyamız ve sanayi altyapımız bizi doğal bir ortak haline getiriyor” diyerek Türkiye’nin potansiyeline dikkat çekti. Ancak bu potansiyelin sadece güvenilir, şeffaf ve kurallara dayalı ekonomi politikalarıyla hayata geçirilebileceğini ifade etti. Aksi takdirde yatırımcı güveninin kaybolacağını ve sermayenin başka ülkelere kayacağını belirtti.
Türk halkının, iki yüzyılı aşkın bir süredir “otoriterliğin Türkiye’nin doğal durumu olduğu efsanesi”ni çürüttüğünü kaydeden İmamoğlu, yazısını, “Dünyanın dört bir yanında demokratik dayanışma, ortak geleceğimizi inşa etmek için artık elzemdir. Küresel demokratik gerileme dalgası Türkiye’de başlamış olabilir. Geri püskürtmenin burada da başlayacağına inanıyorum” ifadeleriyle sonlandırdı.
No. | Önemli Noktalar |
---|---|
1 | Ekrem İmamoğlu, Financial Times için yazı yazdı. |
2 | Türkiye’nin demokrasi ve istikrarı, uluslararası güvenlik açısından kritik öneme sahip. |
3 | Otoriter yönetimlerin Türkiye’deki demokratik gerilemeyi derinleştirdiği vurgulandı. |
4 | İmamoğlu, kendi tutukluluğunu siyasi baskı olarak değerlendiriyor. |
5 | Küresel demokratik dayanışmanın önemine dikkat çekiliyor. |
Haberin Özeti
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Financial Times için yazdığı makalede Türkiye’nin uluslararası konumunu ve iç politikadaki sorunları ele aldı. Yaptığı tespitlerle, Türkiye’nin yaşadığı otoriter yönetimlerin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde yarattığı tehditleri vurguladı. AB’nin Türkiye’nin demokratikleşme sürecindeki öneminin altını çizen İmamoğlu, demokratik bir Türkiye’nin bölgesel istikrara katkıda bulunacağının altını çizdi. Yazıda, Türkiye’nin sadece kendi vatandaşları için değil, tüm bölgenin güvenliği için önemi vurgulanırken, Avrupa’nın demokratik değerlerle ilgili bütünsel bir yaklaşım benimsemesi gerektiği ifade edildi.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru: Ekrem İmamoğlu, hangi konuda yazı yazdı?
İmamoğlu, Türkiye’nin demokratik geleceğinin uluslararası düzende önemini ele alan bir yazı kaleme aldı.
Soru: Yazıda hangi kritik konulara değinildi?
Türkiye’nin içindeki otoriter yönetimlerin uluslararası güvenliğe etkileri ve demokratikleşme gerekliliği ile ilgili konular ele alındı.
Soru: İmamoğlu’nun durumu nedir?
İmamoğlu, şu anda Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor ve yazısında bunu siyasi mahkumiyet olarak niteliyor.
Soru: Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerinde ne gibi açıklamalar yapıldı?
İmamoğlu, AB’nin Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin kritik bir parçası olduğunu ve demokratik bir Türkiye’nin varlığının vazgeçilmez olduğunu belirtti.
Soru: Yazının ana mesajı nedir?
Yazının ana mesajı, Türkiye’nin demokratik değerleri savunarak uluslararası güvenlik ve istikrar için katkı sağlaması gerektiğidir.