Teknoloji

Yapay Zeka ve Su Yönetimi: Riskler ve Fırsatlar

Yapay zeka (AI) teknolojisinin hızla dünya genelinde yayılması, su kaynakları üzerindeki etkilerini giderek daha fazla gündeme getiriyor. Bu teknoloji, büyük miktarda enerji kullanımı ve dolayısıyla suya bağımlılık anlamına geliyor. Su krizinin derinleştiği günümüzde, AI uygulamalarının su tüketimi, hem çevresel hem de toplumsal sorunlara yol açabilecek bir endişe kaynağı olarak dikkat çekiyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünya nüfusunun yarısı şu an bir tür su sıkıntısı çekiyor ve bu durumun ilerleyen yıllarda daha da kötüleşmesi öngörülüyor. Peki, yapay zeka ve su kullanımının ilişkisi bize neler anlatıyor? Öne çıkan sorulara yanıt aramak bu yazıda mümkün.

Makale Alt Başlıkları
1) Yapay zeka suyu nasıl kullanıyor?
2) AI’ın su kullanımı ne hızda büyüyor?
3) Neden kurak yerlere veri merkezleri yapılıyor?
4) Soğutma için başka seçenekler var mı?
5) AI’ın faydaları, çevresel bedele değer mi?

Yapay zeka suyu nasıl kullanıyor?

Yapay zeka, her gün büyük miktarda verinin işlendiği veri merkezlerinde çalışmaktadır. Bu merkezler, internet üzerinden gerçekleştirdiğimiz e-posta gönderimi, video görüntüleme gibi çeşitli görevlerde inanılmaz derecede yüksek işlem gücüne ihtiyaç duymaktadır. Bu veri merkezleri, çoğunlukla dev bilgisayar sunucularından oluşmakta ve bazıları futbol sahası büyüklüğünde olabilmektedir. Kompüterlerin çalışması esnasında ürettiği ısı, soğutma ihtiyacını da beraberinde getirmektedir.

Veri merkezlerinin işleyişinde su, başta soğutma olmak üzere birçok işlem için kritik bir bileşendir. Genel olarak temiz ve tatlı su, bu merkezlerdeki soğutma sistemlerinin temel taşıdır. Ancak çoğu yöntemde suyun yüzde 80’inin buharlaşabildiği dikkate alındığında, suyun ne denli kıymetli olduğu bir kez daha gözler önüne seriliyor.

Yapay zeka uygulamaları, normal internet aktivitelerinden çok daha fazla bilgi işleme gücüne ihtiyaç duyar. Özellikle görsel içerik üretimi gibi karmaşık görevlerde, bu durum daha da belirgin hale gelir. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yapılan tahminlere göre, ChatGPT benzeri yapay zeka sorgulamaları, genel bir Google aramasının yaklaşık 10 katı daha fazla elektrik tüketmektedir. Elektrik tüketimindeki artış, daha fazla ısınmayı ve dolayısıyla daha fazla su talebini beraberinde getirir.

AI’ın su kullanımı ne hızda büyüyor?

Yapay zeka teknolojileri ve bunlara bağlı su kullanım miktarları hakkında açıklamalar genellikle sınırlı düzeydedir. Ancak büyük teknoloji şirketleri, özellikle OpenAI’in büyük yatırımcıları olan Google, Meta ve Microsoft’un su kullanımındaki artış, kendi çevresel raporlarında önemli bir şekilde yer almaktadır. Bu şirketlerin raporları, 2020 yılından itibaren su tüketimlerinde kayda değer bir artış yaşandığını ortaya koymaktadır.

Yapay zekaya olan talebin artmasıyla birlikte, IEA’nın tahminlerine göre veri merkezlerindeki su kullanımın 2030 yılı itibarıyla neredeyse iki katına çıkması beklenmektedir. Google, 2024 yılında kendi veri merkezlerinde 37 milyar litre su kullanılacağını ve bunun 29 milyar litresinin buharlaşma ile “tüketileceğini” bildirmiştir. Bu miktar, Birleşmiş Milletler’e göre, günde minimum 50 litre su ihtiyacı olan 1,6 milyon insana karşılamak için yeterli olabiliyor.

Bu bağlamda, Google’a göre bu miktar, ABD’nin güneybatısındaki 51 golf sahasının bir yıl boyunca sulanabilmesine yetecek bir su miktarına eşdeğerdir. Dolayısıyla yapay zekanın yarattığı su talebi, sadece teknoloji şirketleri için değil, global düzeyde su kaynakları üzerinde ciddi baskılar oluşturabilmektedir.

Neden kurak yerlere veri merkezleri yapılıyor?

Veri merkezlerinin yükselişi, son yıllarda kuraklık tehlikesi altındaki Avrupa, Latin Amerika ve ABD gibi bölgelerde ciddi bir tartışma konusu haline geldi. İspanya’da, veri merkezlerinin genişlemesine karşı mücadele eden “Senin Bulutun Benim Nehrimi Kurutuyor” isimli bir grup oluşturulmuştur. Ciddi kuraklık yaşayan Şili ve Uruguay gibi ülkelerde ise çeşitli protestolar nedeniyle teknoloji şirketleri veri merkezi kurma planlarını gözden geçirirken, bazıları bu planları ertelemek zorunda kalmıştır.

Dünya genelinde 150’den fazla veri merkezi işletiren NTT Data’nın CEO’su olan Abhijit Dubey, sıcak ve kurak bölgelerde veri merkezi inşa etme konusunda artan bir ilgi olduğunu vurgulamaktadır. Arazi satın alma imkanlarının yanı sıra enerji altyapısı ve sürdürülebilir enerji kaynakları, bu yerleri cazip hale getiriyor. Öte yandan, nem oranının yüksek olduğu bölgelerde korozyon risklerinin artması, suyun daha az kullanılabildiği kurak bölgelerin tercih edilmesine yol açmaktadır.

Son kayıtlara göre, Google, Microsoft ve Meta gibi şirketler, çevre raporlarında su miktarlarının hepsinin su kıtlığı bakımından “yüksek riskli” alanlardan geldiğini ifade ediyor. Microsoft, su kullanımının yüzde 46’sını, Meta ise yüzde 26’sını su sıkıntısı yaşanan bölgelerden sağlamaktadır. AWS, ise veriler sunmamaktadır.

Soğutma için başka seçenekler var mı?

Alternatif soğutma yöntemleri üzerindeki araştırmalar devam etmektedir. Prof. Ren, kuru veya hava ile soğutma sistemlerinin, su bazlı sistemlere kıyasla daha fazla elektrik tüketeceğini dile getirmektedir. Ancak, Microsoft, Meta ve Amazon, kapalı devre soğutma sistemleri geliştirdiklerini açıklamışlardır. Bu yöntemlerde su veya başka sıvılar devre içinde dolaşmaktadır ve buharlaşma süreci bulunmamaktadır.

Bazı uzmanlar, veri merkezlerinde üretilen ısıyı evlerin ısıtılmasında kullanılan bir çözüm olarak değerlendirdiklerini belirtmektedir. Almanya, Finlandiya ve Danimarka gibi ülkelerde bu uygulamaların geliştirilmekte olduğu ifade edilmektedir. Ancak, çoğu şirketin su tasarrufunu sağlamak adına genellikle içme suyuna benzer temiz ve tatlı su kullanmayı tercih ettiği gözlemlenmektedir. Bazı şirketlerse deniz suyu veya endüstriyel atık su kullanarak alternatif çözümler peşindedir.

AI’ın faydaları, çevresel bedele değer mi?

Yapay zeka, çevresel baskıları azaltma potansiyeline sahip olduğu için bu konuda büyük bir beklenti taşımaktadır. Örneğin, AI teknolojileri metan sızıntılarının tespitinden trafik akışını optimize etmeye kadar her alanda fayda sağlamaktadır. UNICEF’in Küresel İnovasyon Bürosu Küresel Direktörü Thomas Davin, yapay zekanın dünya genelindeki çocukların eğitim ve sağlığı üzerinde çığır açabileceğini belirtmektedir. Ancak, şirketlerin geliştirdiği modellerin sadece etkinlik ve şeffaflık konularında rekabet etmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Davin, yapay zeka sistemlerinin daha şeffaf hale getirilmesini, herkesin erişip adapte olabileceği bir düzleme getirilmesini talep etmektedir. Böylece yapay zekanın üretim süreçlerinin enerji ve su kullanımını azaltmasının mümkün olabileceği görüşündedir. Ancak bazı bağımsız araştırmacılar, yapay zeka teknolojilerinin çevresel sürdürülebilirliğe ulaşamayacağını ifade etmektedir. “Daha etkili olmak mümkündür; ancak bu, daha fazla talep yaratmak anlamına geliyor.” diyerek, konunun karmaşıklığına dikkat çekmektedir.

Haberin Özeti

Yapay zeka teknolojisinin hızlı gelişimi, dünya genelinde su kaynakları üzerinde önemli bir baskı oluşturabilir. Bu durum, hem çevresel hem de sosyal boyutlarda endişe verici sonuçlar doğurabilirken, büyük teknoloji firmalarının su kullanımındaki artış da dikkat çekmektedir. Bu süreçte teknoloji şirketlerinin su tasarrufu gerçekleştirmeye yönelik çabaları, dünya çapındaki su krizinin seyri açısından kritik önem taşıyor. Ancak, tüm bunlar ışığında, yapay zeka kullanımının faydalarının çevresel maliyetleri aşması gerekmektedir. Gelecek dönemde bu dengeyi sağlamak için daha sürdürülebilir çözümlerin geliştirilmesi büyük bir önem arz etmektedir.

No. Önemli Noktalar
1 Yapay zeka, büyük miktarda enerji ve su tüketmektedir.
2 Veri merkezleri, dünya genelinde su krizini derinleştirebilir.
3 Kurak bölgelerde veri merkezi inşası artmaktadır.
4 Alternatif soğutma yöntemleri üzerinde çalışılmaktadır.
5 Yapay zekanın çevresel etkileri üzerine tartışmalar sürmektedir.

Sıkça Sorulan Sorular

Soru: Yapay zeka neden bu kadar su tüketiyor?

Yapay zeka, veri merkezlerinde yoğun bir işlem gücü gerektirdiği için elektrik tüketimini yükseltiyor. Bu durum, daha fazla soğutma ve dolayısıyla daha fazla su talebi anlamına geliyor.

Soru: AI’ın su kullanımı ne kadar sürede artıyor?

Yapılan tahminlere göre, AI’a olan talep arttıkça veri merkezlerindeki su kullanımı, 2030 itibarıyla neredeyse iki katına çıkabilir.

Soru: Veri merkezlerinin kurak bölgelere yerleştirilmesi ne anlama geliyor?

Kurak bölgelerde veri merkezlerinin kurulması, bu bölgelerde su kaynaklarının daha fazla tüketilmesi ve yerel topluluklar üzerinde baskı oluşturması anlamına geliyor.

Soru: Alternatif soğutma yöntemleri neler?

Kapalı devre soğutma sistemleri, suya bağımlılığı azaltmayı amaçlayan ve buharlaşmayı engelleyen alternatif yöntemlerdir.

Soru: Yapay zekanın çevresel etkileri hakkında neler söyleniyor?

Yapay zeka teknolojisinin çevresel etkileri üzerine çeşitli tartışmalar ve endişeler mevcuttur. Bazı uzmanlar, bu sistemlerin sürdürülebilirliğe katkıda bulunabilmesi için daha etkin hale getirilmesi gerektiğini savunuyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu