
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1049’uncu haftalarında Galatasaray Meydanı’nda toplandı. Bu etkinlikte, 1992 yılında gözaltında kaybedilen üniversite öğrencileri Hüsamettin Yaman ve Mehmet Soner Gül’ün akıbeti gündeme getirildi. Annelerin eylemi, Türkiye’deki demokrasi ve insan hakları mücadelesinde önemli bir yer tutmakta ve bu tür olayların unutulmadığını, unutulmayacağını kamuoyuna ilan etmekte vazgeçilmez bir rol üstlenmektedir.
Hüsamettin Yaman, 22 yaşındayken gözaltında kaybedilirken, Mehmet Soner Gül ise 21 yaşında iken benzer bir akıbete uğramıştır. İki gencin yaşadığı bu trajik olay, yıllar sonra dahi adalet arayışını sürdürmekte olan aileler ve destekçileri için sembolik bir anlam taşımaktadır. Ayrıca, bu tür yasaklayıcı eylemler ve insan hakları ihlallerinin getirdiği kayıplara sonrası da kayıtsız kalınmaması gerektiği bir kez daha vurgulanmıştır.
Makale Alt Başlıkları |
---|
1) Cumartesi Anneleri’nin 1049. Haftası |
2) Hüsamettin Yaman ve Mehmet Soner Gül’ün Hikayesi |
3) Gözaltına Alınma Süreci |
4) Ailelerin Mücadelesi |
5) Adalet Arayışı ve Toplumsal Etkiler |
Cumartesi Anneleri’nin 1049. Haftası
Cumartesi Anneleri, kaybedilen sevdiklerini sorgulamak ve bu kayıpların faillerinin adalet önünde hesap vermesi için 1995 yılından beri eylem yapmaktadır. Eylemlerin 1049’uncusu ise Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirildi. Bu buluşma, sadece kayıpları hatırlamakla kalmayıp, aynı zamanda Türkiye’deki insan hakları ihlallerine karşı baş kaldırmanın da simgesidir. Anneler burada, 33 yıl önce gözaltında kaybedilen Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün unutulmadığını haykırarak, yalnızca aileleri için değil, tüm toplum için adalet talep ettiler.
Açıklama esnasında, Türkiye’deki güvenlik ihlalleri gündeme getirildi. Anneler, iktidarın barışçıl eylemlere karşı uyguladığı yasakların hukuksuz olduğuna dikkat çekerek, “Anayasa’ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır” ifadelerini kullandılar. Kamu alanlarının halk için erişilebilir olması gerektiğini savundular.
Hüsamettin Yaman ve Mehmet Soner Gül’ün Hikayesi
İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisi Hüsamettin Yaman, 1990 yılında gözaltına alınarak yaklaşık 15 gün cezaevinde tutulmuş, ardından tahliye edilmiştir. Yaman, 2 Mayıs 1992 Cumartesi günü evinden çıkmış ve bir daha kendisinden haber alınamamıştır. Gözaltına alındığına dair ilk bilgi, bir gün sonra ağabeyi Feyyaz Yaman’a ulaştırılmıştır. Bu bilgi, Hüsamettin’in ve arkadaşının hayatta olup olmadığına dair derin bir kaygı oluşturmuştur.
Diğer yandan, Mehmet Soner Gül, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisiydi ve Öğrenci Derneği üyesiydi. Gül, siyasi nedenlerle gözaltına alınıp ağır işkencelere maruz kalmış, ölümle tehdit edilmiştir. Gül’ün adı, İçişleri Bakanlığı’nın iddialarına göre, başka bir kişinin sorgusunda geçmesi sonucu arandığı iddia edilmiştir.
Gözaltına Alınma Süreci
Hüsamettin Yaman’ın ve Mehmet Soner Gül’ün gözaltına alınma süreci, Türkiye’de güvenlik güçlerinin işletim şekli ve muhalif seslere karşı uyguladığı baskıları gözler önüne sermektedir. Yaman ailesi, evlatlarının kaybolmasından sonra derhal İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve diğer devlete ait kuruma başvurdu. Ancak gözaltına alındıklarına dair verilen hiçbir bilgi doğrulanmamıştır. Bu süreç, ailelerin var olan insan hakları ihlallerine karşı verdikleri mücadeleyi de görmekte bizi bilgilendiriyor.
Ayrıca, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü de ailelere destek olmuştur. Ancak, bu kurumların çabaları da yetkililerin ret beyanları karşısında sonuç vermemiştir. Yaman ve Gül aileleri, yıllar boyu süren belirsizlik içinde yaşamaya devam etmiştir.
Ailelerin Mücadelesi
Yıllar içinde, Hüsamettin Yaman ve Mehmet Soner Gül’ün aileleri, kayıpları için adalet arayışını sürdürdüler. Kamuoyuna yansıyan son dönemlerde, özel harekât polisi Ayhan Çarkın’ın itiraflarının ardından aileler yeniden umut buldu. Çarkın, Yaman ve Gül’ü gözaltına aldıktan sonra ormana götürüp sorguladıklarını ve daha sonra infaz ettiklerini açık bir şekilde ifade etmiştir.
Bu itiraflar, iki aile için yeniden yüzleşme ve adalet arayışını başlatmak için bir fırsat sunmuştur. Ancak, şimdiye kadar yetkililer tarafından yeterli bir hukuki süreç işletilmemiştir. Aileler, adaletin bir gün sağlanacağı umudunu taşımaktadır.
Adalet Arayışı ve Toplumsal Etkiler
Bugün, Cumartesi Anneleri, sadece kendi kayıplarının değil, tüm kayıpların adil ve tarafsız bir şekilde araştırılması için çağrıda bulunuyor. Bu, Türkiye’de kaybedilen birçok insanın akıbetinin hala belirsiz olduğu gerçeği göz önüne alındığında, son derece önemli bir konudur. Aileler, toplumda insan hakları ihlallerinin unutulmaması gerektiğini hatırlatıyor ve bu ihlallerin demokrasi ve adalet açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguluyor.
Son yıllarda yaşanan gelişmeler, adalet arayışının toplum açısından ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve toplumsal barış adına yapılan tüm mücadelelerin öne çıkarılması gerekiyor. Kayıplar için adalet istemek, herkesin görevi olmalıdır.
No. | Önemli Noktalar |
---|---|
1 | Cumartesi Anneleri, insanların kayıp akıbetlerinin araştırılmasını talep ediyor. |
2 | Hüsamettin Yaman ve Mehmet Soner Gül, 1992 yılında gözaltında kaybedilmişlerdir. |
3 | Gözaltına alındıklarına dair resmi kurumlar tarafından hala herhangi bir doğrulama yapılmamıştır. |
4 | Ayhan Çarkın’ın itirafları, adalet arayışına dair yeni bir umut doğurmuştur. |
5 | Cumartesi Anneleri, toplumda kayıplar için adalet talebini güçlendirmeye devam ediyor. |
Haberin Özeti
Cumartesi Anneleri, 1049’uncu haftalarında gözaltında kaybedilen Hüsamettin Yaman ve Mehmet Soner Gül’ün akıbeti için adalet talep etti. Bu talep, geçmişte yaşanan travmaların hatırlanması ve adaletin sağlanması açısından büyük önem arz etmekte. Kayıpların aileleri ve destekçileri, unutulmaması gerektiğini ve insan hakları ihlalleri karşısında sessiz kalmamanın önemini vurguluyor. Bu tür eylemler, toplumda adalet ve insan hakları gibi kritik konularda duyarlılığın artırılması adına önemli bir işlev görecektir.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru: Cumartesi Anneleri nedir?
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve adalet talep etmek amacıyla 1995 yılından beri eylem yapan bir gruptur.
Soru: Hüsamettin Yaman kimdir?
Hüsamettin Yaman, 1992 yılında gözaltında kaybolmuş bir üniversite öğrencisidir.
Soru: Mehmet Soner Gül kimdir?
Mehmet Soner Gül, 1992 yılında gözaltında kaybolan bir diğer üniversite öğrencisidir ve Öğrenci Derneği üyesidir.
Soru: Aileler kayıpları için ne tür adımlar atmaktadır?
Aileler, Türkiye’deki ilgili tüm resmi kurumlardan, insan hakları örgütlerine kadar birçok yere başvurarak adalet talebinde bulunmaktadır.
Soru: Adalet arayışında son gelişmeler nelerdir?
Son dönemlerde, özel harekât polisi Ayhan Çarkın’ın itirafları dolayısıyla dosyanın yeniden açılması talep edilmiştir, ancak henüz ilerleme kaydedilmemiştir.