
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda “süper izin” olarak bilinen torba yasa teklifine sert bir eleştiride bulundu. Rızvanoğlu, söz konusu teklifin, etik bir biçimde kamu yararını gözetmeksizin Türkiye’yi parsel parsel ruhsatlama amacını taşıdığını ifade etti. Yasa teklifinin bilimsel planlamadan yoksun olduğunu vurgulayan Rızvanoğlu, bu durumun toplum için ne denli sorunlar yaratabileceğine dikkat çekti. DEVA Partisi temsilcisi, Avrupa Birliği mevzuatlarına atıfta bulunarak, teklifin eksikliklerini eleştirdi ve doğanın korunması adına gerekli adımların atılması gerektiğini belirtti.
Makale Alt Başlıkları |
---|
1) Kamu Yararı İhtimali |
2) Avrupa Komisyonu ve İzin Süreçleri |
3) Doğanın Korunması ve Bilimsel Haritalar |
4) Kurumsal Yapının Çökertilmesi |
5) Çevre Sürgünü ve Yerel Halkın Etkisi |
Kamu Yararı İhtimali
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Evrim Rızvanoğlu, komisyonda yaptığı konuşmada, teklifin kamu yararına dair bir etiket taşıdığını ancak gerçekte bunun sadece belirli şirketlere ayrıcalık sağlamak amacı taşıdığını vurguladı. Rızvanoğlu’na göre, gerçek kamu yararı; su, gıda, orman, temiz hava ve sağlıklı bir çevreyi kapsamalıdır. Ancak önerilen yasa, yalnızca belirli bir grup için hızlandırılmış izinler sunarken, tüm toplumun çıkarlarını göz ardı etmektedir.
Bu noktada Rızvanoğlu, toplumun tüm kesimlerinin yararlanabileceği bir çevresel planlamanın gerekliliğine işaret etti. “Gerçek kamu yararı, sadece birkaç şirketin değil, tüm toplumun yararıdır,” diyen Rızvanoğlu, yasa teklifinin bu prensibin dışında, yalnızca hızlı ruhsatlar ve belirli ayrıcalıklar sunduğunu ifade etti.
Avrupa Komisyonu ve İzin Süreçleri
Rızvanoğlu, yasa teklifinin Avrupa Komisyonu tavsiyelerine dayandırılmasını eleştirerek, bu durumun yanlış ve yanıltıcı olduğunu belirtti. Komisyona atıfta bulunulmasına karşın, teklifin geçerliliği konusunda eksiklikler olduğunu vurguladı. Avrupa Komisyonu’nun 13 Mayıs 2024 tarihinde yayınladığı rehberde, yalnızca yenilenebilir enerji projeleri için izin süreçlerinin hızlandırılmasının söz konusu olduğunu, madencilik faaliyetlerinin bunun dışında yer aldığını ifade etti.
Bu bağlamda, Rızvanoğlu, Avrupa’nın enerji ve çevre alanlarında bilgiye erişim hakkının ihlal edilmemesi yönündeki uyarılarını hatırlatarak, teklifin Avrupa’nın önerdiği standartlara uymadığını ve büyük eksiklikler taşıdığını dile getirdi. Örnek olarak, mevcut yasal çerçeve içinde kalınması gerektiği ve doğanın haritalanmasının zaruri olduğu konusunda Avrupa’nın söylediklerini gündeme getirdi.
Doğanın Korunması ve Bilimsel Haritalar
Rızvanoğlu, doğanın korunması için bilimsel haritaların oluşturulmasının zorunlu olduğunu ifade ederek, mevcut teklifin bu yolda herhangi bir adım atmadığını vurguladı. “Mevcut korunma alanları ile hassas ekosistemler ruhsat kapsamı dışında bırakılmalı,” şeklindeki ifadeleri tekrar dile getirerek, teklifin özünde sorunlar barındırdığını ortaya koydu.
“Biz ne yapıyoruz? Harita yok, koruma sınırı yok, kurumsal kapasite değerlendirmesi yok,” diyen Rızvanoğlu, bu tarz bir yaklaşım ile doğanın her karış toprağının ruhsat çıkarma alanı haline getirildiğini belirtti. Böyle bir planla, doğanın korunmasının mümkün olmadığını savundu.
Kurumsal Yapının Çökertilmesi
Yasa teklifinin orman izinlerinin verilmesinde yeni bir yapılanma öngördüğünü belirten Rızvanoğlu, bu durumun kurumsal yapı üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğine dikkat çekti. Evrim Rızvanoğlu, daha önce Orman Genel Müdürlüğü tarafından verilen izinlerin şimdi MAPEG bünyesine devredilmesinin, denetime ilişkin ciddi sorunlar yaratacağını ifade etti.
Rızvanoğlu’na göre, ruhsat veren ile denetleyenin aynı kuruma bağlanması, yalnızca idari bir çürüme değil, aynı zamanda Anayasa’ya da aykırı bir durumdur. Anayasa’nın 169. maddesine atıfta bulunarak, ormanlara zarar verecek hiçbir faaliyete izin verilmemesi gerektiğini hatırlattı.
Çevre Sürgünü ve Yerel Halkın Etkisi
Rızvanoğlu, zeytinlikler üzerinde yapılan düzenlemelere de eleştiride bulunarak, “Zeytin, taşınacak bir eşya değil” dedi. Bu düşüncesinin ardında yatan sebep, zeytinin yerli üretim kültürü ve yöre halkıyla özdeşleşmiş bir değer olduğudur. Rızvanoğlu, bu durumun çevre sürgününe ve üretim yapısının zayıflamasına yol açabileceğine dikkat çekti.
“Bölgedeki köyler, bu değişimden olumsuz etkilenerek üretimden kopacak,” diyen Rızvanoğlu, 1939 yılındaki yasanın uygulanması gerektiğini belirtti. Dolayısıyla, bu yasanın gerekliliklerinin tartışılması ve yerel halkın haklarının göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguladı.
Bu Serbest Piyasa Değil, İmtiyaz Rejimi
Son olarak, Evrim Rızvanoğlu, yapılan enerji planlamalarının uygun olmadığını belirtti ve mevcut teklifin, kişilere özel çıkar sağlamaya yönelik bir imtiyaz yasası olduğunu ifade etti. Rızvanoğlu bu yaklaşımın Türkiye için tehlikeli sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarıda bulundu.
Enerji reformu adı altında mevcut düzenlemelerin yapılmasının, aslında bir ruhsat rejimi olduğunu ve bu durumun Türkiye’nin sürdürülebilir çevre politikaları üzerindeki etkilerini zedeleyebileceğini ifade etti.
No. | Önemli Noktalar |
---|---|
1 | Teklif, yalnızca belirli şirketlere ayrıcalık sağlamak amacı taşımaktadır. |
2 | Avrupa Komisyonu önerileri bu teklifin gerekçelerinde yanlış yansıtılmaktadır. |
3 | Doğanın korunması için gerekli bilimsel haritalar oluşturulmamıştır. |
4 | Ruhsat veren ve denetleyen kurumların birleştirilmesi, denetim zayıflar. |
5 | Zeytinlikler üzerinden köylülerin çevre sürdürümlülüğü riske atılmaktadır. |
Haberin Özeti
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Evrim Rızvanoğlu, TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonu’ndaki “süper izin” yasa teklifini sert bir şekilde eleştirerek, kamu yararı iddialarının gerçekte belirli gruplara hizmet ettiğini dile getirdi. Teklifin doğayı korumak yerine, yalnızca ruhsat dağıtımını hızlandırmayı hedeflediğini belirten Rızvanoğlu, bu durumun ciddi çevresel sorunlara yol açabileceğini vurguladı. Avrupa’nın önerdiği çevresel standartların ihlal edildiğine dikkat çekerken, kurumsal yapıların zayıflatılmasının sonuçlarını da sorguladı. Rızvanoğlu, yerel halkın çevresel haklarının göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünen bir yaklaşımı savunarak, bu sorunun Türkiye’nin geleceği için hayati önemde olduğunu belirtti.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru: DEVA Partisi’nin yasal teklif üzerindeki görüşleri nelerdir?
DEVA Partisi, yasa teklifinin kamu yararını gözetmek yerine yalnızca belirli gruplara hizmet ettiğini değerlendirmektedir.
Soru: Rızvanoğlu’nun Avrupa Komisyonu’na ilişkin eleştirileri nelerdir?
Rızvanoğlu, teklifin gerekçelerinde Avrupa Komisyonu’nun önerilerinin yanlış yansıtıldığını savunmaktadır.
Soru: Teklifin doğaya etkileri hakkında ne söylenmektedir?
Teklifin, doğanın korunmasını öngören bilimsel haritalar ve koruma sınırları olmaksızın uygulamaya konulmasından endişe edilmektedir.
Soru: Kurumsal yapı üzerindeki etkiler nelerdir?
Ruhsat veren ve denetleyen kurumların birleştirilmesi, denetim mekanizmalarını zayıflatmaktadır, bu da çevresel riskler doğurabilir.
Soru: Yerel halk bu yasal düzenlemelerden nasıl etkilenmektedir?
Yerel halk, zeytinlikler üzerinden çevre sürgünü tehdidiyle karşı karşıya kalmakta, bu durum köylerin ve yerel ekosistemlerin yok olmasına neden olabilir.