Türkiye’de emeklilerin yaşam standartları, uzun yıllar süren prim ödemelerine rağmen, gün geçtikçe zorlaşmakta. Temmuz 2025 itibarıyla en düşük emekli aylığı 16 bin 881 TL’ye çıkarken, ortalama emekli aylığının 17 bin 252 TL olduğu belirtiliyor. Bu verilerin ışığında, asgari ücret 22 bin 105 TL ile açlık sınırı olan 26 bin TL’nin altında kalmakta. Emeklilerin durumu, hükümetin gündeme getirdiği ve milyonlarca çalışanın etkilenmesi beklenen Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) ile daha da tartışmalı hale geliyor. Uzmanlar, bu sistemin hem emeklilik haklarını zayıflatabileceğine hem de mevcut gelirlerin özel fonlara kaydırılma riskini barındırdığına dikkat çekiyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre, Haziran 2025 itibarıyla Türkiye’de 26 milyonun üzerinde aktif sigortalı olmakta. Ancak emeklilikteki maaşlar çoğu zaman asgari ücretin altında kalıyor. TES ile çalışanların maaşlarından eke kesintiler yapılacak ve bir fon kurulması planlanmakta. Hükümet, bu yeni sistem ile emekliliğe ek bir gelir sağlamayı hedefliyor; ancak uzmanlar bu adımın sosyal güvenlik sisteminin özelleşmesine yol açabileceği konusunda endişeliler. Bu bağlamda, TES’in tartışmalı yönleri ve özellikle kıdem tazminatıyla ilişkisi öne çıkmakta.
Makale Alt Başlıkları |
---|
1) OVP’de Yeniden Gündeme Geldi |
2) Kıdem Tazminatı Endişesi |
3) Emeklilik Bir Sosyal Hak Olmaktan Çıkıyor |
4) SGK Giderleri Tartışması |
5) Neoliberal Politikaların Devamı |
OVP’de Yeniden Gündeme Geldi
Son olarak açıklanan Orta Vadeli Program’da (OVP), Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) önemli bir başlık olarak öne çıkmaktadır. Bu sistemin hayata geçirilmesi, çalışanların maaşlarından kesintilerle finanse edilen yeni bir fon oluşturmayı hedeflemektedir. 2026’nın ikinci çeyreğinde hayata geçirilmesi planlanan sistem, özellikle işveren katkısının eklenmesi ile birlikte, ikinci basamak bir emeklilik sistemi oluşturmayı amaçlamaktadır. Ancak TES, uzun süredir kamu politikası belgelerinde yer almakta ve çeşitli tartışmalara yol açmaktadır.
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, bireysel emeklilik sisteminin bir adım ötesi olarak düşünülmektedir. 2001 yılından bu yana Türkiye’de uygulanan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ile çalışanların maaşlarından yapılan kesintiler, devlet katkıları ile desteklenmektedir. TES’in, işveren katkısını da içermesi ve çalışanlar için daha zorunlu hale gelmesi hedeflenmektedir. Ancak bu sistemin aslında mevcut emeklilik haklarını güçlendirmek yerine, emekliler için ek bir gelir kaynağı oluşturma çabası olarak görülmesi endişeleri artırmaktadır.
Kıdem Tazminatı Endişesi
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin en tartışmalı yönlerinden biri, kıdem tazminatı ile ilişkisi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Uzmanlar, TES’in finansman kaynağı olarak kıdem tazminatlarına yönelmenin bir olasılık olduğunu belirtmektedirler. Bu durum, işçiler için kıdem tazminatının sağladığı toplu güvenceyi zayıflatma riskini içerisinde barındırmaktadır. Kıdem tazminatının bireysel bir fona dönüştürülmesi, emeklilerin mevcut haklarını sorgulattığı gibi, işverenler aleyhine bazı sonuçlar doğurabilir.
Çalışma ekonomisi uzmanı Dr. Özgür Müftüoğlu, emeklilik sisteminin bu tür bir yapı ile işçilerden şirketlere doğru bir kaynak transferi yaratacağını vurgulamaktadır. Bugün emekçilerin çoğu asgari ücret seviyesinde hayatını sürdürürken, bu ek maliyetler ile yaşam standartlarının daha da zorlaşacağı öngörülmektedir. Bu durum, emekçiler için bir servet transferiyle sonuçlanabilir, çünkü işçilerin cebindeki para sigorta şirketlerine aktarılmış olacaktır.
Emeklilik Bir Sosyal Hak Olmaktan Çıkıyor
Uzmanlar, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nin emekliliği bir sosyal hak olmaktan çıkarıp bir yatırım aracına dönüştürme riski taşıdığını ifade etmektedirler. Dr. Özgür Müftüoğlu, yaşlılık sigortasının temel amacının çalışılamayacak dönemlerde güvence sağlamak olduğunu belirtmektedir. Ancak fonların şirketlere devredilmesiyle, bu güvence işlevini kaybetmektedir. Geleneksel sosyal güvenlik sistemine bağlı olarak, yaşlılık sigortaları risklere karşı bir güvence sağlamak için oluşturulmuştur.
Ancak TES gibi bir sistem, borsa dalgalanmalarında kayba uğrayacağından, sosyal güvenliğin sağlamış olduğu koruma sağlama işlevini yerine getiremeyebilir. Bu durum, emeklilerin ellerinde hiçbir şey kalmaması riskini de beraberinde getirmektedir. Uzmanlar, TES’in daha fazla yatırım mantığıyla işlediğini ve devletin kriz dönemlerinde bu fonları kurtararak kamunun kaynaklarını tekrar özel sektöre aktarmasının söz konusu olduğunu belirtmektedir.
SGK Giderleri Tartışması
Hükümet, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ni gündeme getirirken genellikle SGK’nın artan giderlerini gerekçe olarak öne sürmektedir. Ancak Dr. Özgür Müftüoğlu, bu argümanın gerçeği tam olarak yansıtmadığını belirtmektedir. Cumhuriyetçi bir yaklaşımın mevcut düşük ücretler ve işverenlerden primlerin tam olarak toplanmamasıyla ilgili olduğuna dikkat çeken Müftüoğlu, eğer primler hakkıyla toplansa ve ücretler gerçekçi düzeyde seyretse, SGK’nın finansmanında herhangi bir problem kalmayabileceğini savunmaktadır.
SGK verilerine göre, Haziran 2025 itibarıyla Türkiye’de 26 milyon aktif sigortalı ve 16 milyon kadar emekli bulunmaktadır. DİSK-AR’ın raporuna göre, emekli maaşı ortalamasının her biri 1,6 ila 1,7 aktif çalışan tarafından karşılandığı göz önüne alındığında SGK’nın mali yapısının daha sağlıklı hale gelebilmesi için bazı önlemlerin alınması gerekmektedir. Avrupa ülkelerindeki aktif/pasif oranları ile kıyaslandığında Türkiye’nin durumu da dikkat çekicidir.
Neoliberal Politikaların Devamı
Uzmanlar, TES’i 1980’lerden bu yana uygulanan neoliberal politikaların bir uzantısı olarak değerlendirmektedir. Türkiye’de sosyal güvenlik harcamalarının göz ardı edildiğini belirten uzmanlar, 12 Eylül sonrasında sosyal güvenliğin hedef alındığını ve bugüne kadar süregelen bir politikanın devamı olduğunu dile getirmektedirler. Bu durum, mevcut sosyal güvenlik sisteminin güçlendirilmesi yerine kısmen özelleştirme ve piyasalaştırma etkisi yaratabileceğine işaret etmektedir.
Uzmanlar, bu sistemin sosyal güvenliği güçlendirmek yerine, kayıt dışı istihdamın azaltılması ve işveren teşviklerinin gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Kamu finansmanında sosyal güvenliğe daha fazla kaynak ayrılması gerekliliğine vurgu yaparak, gelecekte daha sürdürülebilir bir sistemin oluşturulabileceğini belirtmektedirler.
No. | Önemli Noktalar |
---|---|
1 | Emeklilerin yaşam standartları, düşük maaşlar nedeniyle zorlaşmaktadır. |
2 | Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, çalışanlara ek gelir sağlamayı hedeflemektedir. |
3 | Kıdem tazminatı, TES ile zayıflatılma riski taşımaktadır. |
4 | SGK’nın giderleri, düşük ücretler ve prim toplama sorunlarına işaret etmektedir. |
5 | TES, neoliberal politikaların bir parçası olarak değerlendirilmektedir. |
Haberin Özeti
Türkiye’de emekli maaşları, hem enflasyon hem de düşük ücret artışları nedeniyle her geçen gün erimekte. Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi gibi yeni uygulamalar gündeme gelse de uzmanlar, bu sistemlerin sosyal güvenlik haklarını zayıflatabileceği ve kaynakların özel sektörüne kaydırılmasına neden olabileceği konusunda uyarıyor. Emekçilerin, bu tür uygulamalar karşısında daha fazla korunmaya ihtiyaç duyduğu açık. Hükümetin sosyal güvenlik sistemine yönelik attığı adımların, gerçekçi politikalar ile desteklenmesi gerektiği ön plana çıkıyor.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru: Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi nedir?
Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, çalışanların maaşlarından yapılan kesintilerle oluşturulacak bir fondur ve emeklilikte ek bir gelir sağlamayı hedeflemektedir.
Soru: Bu sistemin avantajları neler olacaktır?
Sistem, emekliliğe ek bir gelir sağlayarak, çalışanların yaşam standartlarını artırmayı amaçlamaktadır.
Soru: Uzmanlar bu sistemi nasıl değerlendirmektedir?
Uzmanlar, TES’in emeklilik haklarını zayıflatabileceğine ve mevcut gelirlerin özel fonlara aktarılması riski taşıdığına dikkat çekmektedirler.
Soru: SGK’nın mali durumu nedir?
SGK’nın finansmanı, düşük işçi ücretleri ve prim toplama sorunları nedeniyle zayıflamış durumdadır.
Soru: Neoliberal politikalar bu sistemle nasıl ilişkilidir?
Uzmanlar, TES’in 1980’lerden bu yana uygulanan neoliberal politikaların bir uzantısı olduğunu vurgulamaktadırlar.