
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2025 yılının ilk altı ayında yaşanan kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümleri hakkında dikkat çekici bir rapor yayınladı. Rapor, kadınların yaşam hakkı ihlallerinin ne denli ciddi bir boyutta olduğunu gözler önüne seriyor. Platform Sözcüsü Esin İzel Uysal tarafından açıklanan verilere göre, ciddi bir artış gösteren kadın cinayetleri, toplumun bu konuda dikkatini çekmesi gereken bir durumu daha ortaya koyuyor. Toplantıda ayrıca, DEVA Partisi İstanbul İl Kadın Politikaları Başkanı Nalan Ilgın da yer aldı ve kadınların yaşadığı sorunların hükümet politikaları ile bağlantılı olduğunu vurguladı.
Makale Alt Başlıkları |
---|
1) Kadın Cinayetlerinin Artışı |
2) Devlet Korumasında Yaşanan Sorunlar |
3) Cezasızlık Sorunu |
4) İstanbul Sözleşmesi’nin Önemi |
5) Ailelerin Adalet Talepleri |
Kadın Cinayetlerinin Artışı
2025 yılının ilk altı ayında, 336 kadın erkekler tarafından katledildi. Bu rakam, kadına yönelik şiddetin ne kadar yaygın bir sorun olduğunu göstermektedir. Ayrıca, şüpheli ölümlerle birlikte toplam ölü sayısı 481’e ulaştı. Özellikle yalnızca ilk ayda 136 kadın hayatını kaybetti. Uysal, cinayetlerin çoğunluğunun ev içerisinde, evli olduğu erkek ya da aile üyeleri tarafından işlendiğine dikkat çekerek, bu durumun toplumun aile yerleşimindeki sorunları gözler önüne serdiğini belirtti.
Kadınların %65’inin kendi evlerinde öldürülmesi, evdeki güvenlik risklerinin de altını çizmektedir. Uysal, “Bu tablo bizi iktidarın aile odaklı politikalarına götürüyor” diyerek, bu tür politikaların kadınların yaşam güvenliğinde ciddi tehditler oluşturduğuna vurgu yaptı. Bu durum, kadınların öz savunma haklarının konuşulması gereken bir tartışma alanı haline geliyor.
Devlet Korumasında Yaşanan Sorunlar
Açıklanan raporda, yaşamını yitiren kadınlardan 9’unun 6284 sayılı yasa çerçevesinde devlet koruması altında olmasına rağmen öldürüldüğü vurgulandı. Esin İzel Uysal, bu kadınların “beni koru” diyerek devlete başvurduğunu ancak etkin bir koruma sağlanmadığını belirtti. Şiddet sorununun sadece kadınlara değil, onlara destek olan bireylere de yöneldiğini ifade eden Uysal, şiddetin artık bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini söyledi.
Bu kapsamda, kadınların korunmasında devletin üzerindeki yükümlülükleri de sorgulanmaya başlanmıştır. Uysal’ın açıklamaları, halkın devlete olan güveninin sarsıldığını gösterirken, toplumda endişe verici bir durumun ortaya çıktığını yansıtıyor.
Cezasızlık Sorunu
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun en önemli vurgularından biri, cinayetlerin önlenmesinde cezasızlık durumunun etkisidir. Uysal, kadınların şikayetçi olmasına rağmen faillerin ya hiçbir ifade dahi alınmadan serbest bırakıldığını veya mahkemelerde beraat ettiğini belirtti. Bu durumun, potansiyel faillerde “bir kadını öldürebilirim, karşılığında ceza almam” düşüncesini pekiştirdiğini ifade etti.
6284 sayılı Yasa’nın etkin bir şekilde uygulanmasının kadınların yaşamı için hayati önem taşıdığını vurgulayan Uysal, yasanın içinin boşaltılmasına yönelik söylemlerin, şiddeti körüklediğini belirtti. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini besleyen bu anlayışın terk edilmesi gerektiği mesajını verdi.
İstanbul Sözleşmesi’nin Önemi
Uysal, toplantıda kadınların istihdamdan dışlandığını ve 20 milyona yakın kadının iş gücünde bile sayılmadığını ifade etti. Ayrıca, İstanbul Sözleşmesi’nin önemine değinerek, bu belgenin Türkiye için halen bağlayıcı olduğunu vurguladı. “İstanbul Sözleşmesi, şiddetle gerçek anlamda mücadele için elimizdeki en ileri sözleşmedir. Kadın cinayetlerini ancak İstanbul Sözleşmesi’ni hayata geçirerek durdurabiliriz” ifadelerini kullanarak sözleşmenin uygulanmasının gerekliliğine işaret etti.
Bu sözleşmenin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini sona erdirebilecek temel bir araç olarak görülmesi, kadın hakları savunucuları ve birçok uzman tarafından destekleniyor. İstanbul Sözleşmesi’nin uygulamaları, kadınların yaşam güvenliğini artırma konusunda kritik bir rol oynamaktadır.
Ailelerin Adalet Talepleri
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2018 yılında yüksekten düşerek hayatını kaybeden Aysun Yıldırım‘ın annesi Hüsniye Yıldırım’ın adalet arayışını dile getirdi. Yıldırım, adaletin sağlanmadığını belirterek “Savcılar yön değiştiriyor, dosyalar kapatılıyor. Yalnız yürümeyeceğiz” dedi. Bu ifade, ailelerin yaşadığı derin acıların yanı sıra, toplumda adalet arayışının ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor.
Ayrıca, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Şirin Yalıcakoğlu da, birçok şüpheli kadın ölümünü hatırlatarak “Kadınlar polis lojmanlarında, arabalarda, banyolarda ‘intihar etti’ diye dosyalar kapatılıyor. Oysa bunlar düpedüz cinayet. Fail serbest. Aileler adalet arıyor” ifadeleriyle dikkat çekti.
Bu tür vakalar, toplumun adalet sistemine olan güvenini tehdit ediyor. Ailelerin adalet arayışı, sadece bireysel bir mesele olmaktan çıkıp, toplumsal bir soruna dönüşüyor.
Kadınların Sesi Olmak Siyasi Sorumluluğumuz
DEVA Partisi İstanbul İl Kadın Politikaları Başkanı Nalan Ilgın, toplantıda kadınların destek arayışının önemine değindi. Uysal, “Kadınlar kolluk güçlerine başvuruyor ama yardım alamıyor. Devlet korumasında bile kadınlar öldürülüyor. Biz bu mücadelenin sesi olmaya, İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koymak için çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Bu sözler, siyasi partilerin kadına yönelik şiddetle mücadelede üstlenmesi gereken sorumlulukların altını çizmektedir. Toplumda daha geniş bir bilinç oluşturmak ve kadınların haklarının korunması adına aktif bir duruş sergilenmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
No. | Önemli Noktalar |
---|---|
1 | 2025’in ilk altı ayında 336 kadın katledildi. |
2 | Kadın cinayetlerinin %65’i evde gerçekleşti. |
3 | 9 kadın devlet korumasında öldürüldü. |
4 | Cezasızlık durumu cinayetleri artırıyor. |
5 | İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddete karşı önemli bir araç. |
Haberin Özeti
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporu, 2025 yılının ilk altı ayında gerçekleşen kadın cinayetleri hakkında önemli veriler sunmaktadır. Yaşam hakkı ihlalleri, yalnızca bireysel bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir üst sınırdır. Ülkenin acil müdahale gerektiren bir durumu olduğu açıktır. Uysal’ın vurguladığı gibi, devletin koruma yükümlülüklerini etkin bir şekilde yerine getirememesi, cinayetlerin artışını doğrudan etkilemektedir. Kadınların yaşam güvenliği için İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar yürürlüğe girmesi büyük önem taşımaktadır. Bu konunun çözümü, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi için bir zorunluluk haline gelmiştir.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru: Kadın cinayetlerinin en çok nerelerde gerçekleştiği hakkında bilgi var mı?
Evet, kadın cinayetlerinin %65’inin kendi evlerinde gerçekleştiği belirtilmektedir. Bu durum, ev içi şiddet sorununu gündeme getiriyor.
Soru: Devlet korumasındaki kadınların durumu nedir?
Devlet koruması altında olmasına rağmen, 9 kadın 2025’in ilk altı ayında hayatını kaybetmiştir. Bu da devletin etkili koruma sağlayamadığını gösteriyor.
Soru: Kadınların şikayetçi olmasına rağmen ne gibi sorunlarla karşılaştığı ortaya konuyor mu?
Evet, kadınların şikayetçi olmasına rağmen, failler bazen ifade bile alınmadan serbest bırakılıyor ya da mahkemelerde beraat etme durumu yaşanıyor.
Soru: İstanbul Sözleşmesi’nin önemi nedir?
İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetle mücadelede en etkili belgelerden biridir ve tekrar yürürlüğe girmesi büyük önem taşımaktadır.
Soru: Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun talepleri nelerdir?
Platform, kadınların yaşam güvenliğinin sağlanması ve cezasızlık sorununa çözüm bulunması adına devletin etkin önlemler almasını talep etmektedir.