
İstanbul’da 23 Nisan 2025 tarihinde meydana gelen ve büyüklüğü 6.2 olarak ölçülen depremin ardından, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası bir basın açıklaması düzenleyerek deprem sonrası yapı güvenliği ve kentsel dönüşüm konularına dikkat çekti. Açıklamada, İstanbul’da belirlenen 470 deprem toplanma alanının bir çoğunun imara açıldığını vurgulayan oda, depreme karşı hazırlıkların yeterli olmadığını dile getirdi. Ülke boyunca, depremlere karşı sürdürülen hazırlıkların eksik olduğunu belirten mühendisler, kentsel dönüşüm yasalarının yetersizliğine de dikkat çektiler. Yapı güvenliğinin sağlanması için bilim ve teknikteki gelişmelere dayalı bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiği ifade edildi.
Basın toplantısına göre, depremlere hazırlıkta izlenen yanlış yaklaşım ve plansız kentleşme, İstanbul’da 16 milyonu aşkın nüfusun can güvenliğini ciddi bir tehdit altına almaktadır. Açıklamada, son yıllarda çıkarılan imar affı yasalarının, kaçak yapılaşmanın önünü açtığı gibi, deprem riskine karşı alınması gereken önlemleri de hiçe saydığı belirtildi. Buna ek olarak, deprem sonrası acil ulaşım güzergâhlarının, inşaatlara ve otoparklara açılması gibi maddeler de gündeme geldi. Dolayısıyla, depreme hazırlık çalışmalarında karşılaşılan sorunların çözülmesi adına acil önlemlerin alınması gerektiği ifade edildi.
Makale Alt Başlıkları |
---|
1) Deprem Sonrası Yapı Güvenliği |
2) Kentsel Dönüşüm Yasası ve Riskler |
3) İmar Affı ve Yapılaşma Sorunları |
4) Deprem Toplanma Alanlarının Durumu |
5) Depreme Karşı Alınması Gereken Önlemler |
Deprem Sonrası Yapı Güvenliği
23 Nisan 2025 tarihinde Marmara Denizi’nin Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin hemen ardından TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, İstanbul’un başta olmak üzere çevre illerin depremler sonrası yapı güvenliği hakkında yapılan değerlendirmeler gündeme getirildi. Açıklamada, “Bu deprem sonucunda can ve mal güvenliği açısından ciddi bir olumsuzluk yaşanmaması sevindirici olmakla birlikte, toplumda binalarımızın güvenliği konusundaki haklı endişeleri bir kez daha gündeme getirmiştir” ifadelerine yer verildi.
Özellikle 1999 yılından bu yana kentlerin yapısal güvenliği konusundaki kaygıların arttığını dile getiren mühendisler, mevcut yapı stoğunun yetersiz kaldığını altını çizdi. Türkiye’deki deprem tehlikesinin sıklıkla unutulduğunu belirten yetkililer, sağlam ve güvenilir yapılar inşa edilmesi gerektiğinin vurgulanması gerektiğini ifade etti. Depreme karşı hazırlığın yalnızca binaların güvenliğine değil, aynı zamanda bireylerin ve toplumun da güvenliğine katkı sağlayacağı öne sürüldü.
Kentsel Dönüşüm Yasası ve Riskler
Deprem tehlikesine karşı yapıların güvenliğini sağlamak için belli bir süre önce yürürlüğe giren Kentsel Dönüşüm Yasası’nın etkileri ele alındı. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, bu yasaya göre riskli yapılarla ilgili yalnızca 711 bin konutun dönüşümüne ulaşıldığını ifade etti. Ancak bu dönüşüm oranının yalnızca %10 seviyelerinde kaldığı ve hala 6-7 milyon konutun acilen dönüştürülmesi gerektiği noktasında ısrar ettiler. Bu durum, deprem öncesi yapılması gereken yeniliklerin zamanında hayata geçirilmediğinin kanıtı olarak sunuldu.
Oda temsilcileri, dönüşüm sürecinin hızlandırılması gerektiğini ve mevcut yasaların eksikliklerinin giderilmesi gerektiğine dikkat çektiler. İstanbul özelinde yapılan değerlendirmede, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından toplamda 1,5 milyon konut hazır olmasının gerektiği, ancak mevcut çalışmaların çok gerisinde olduğu ifade edildi. Kentsel dönüşümün etkili bir şekilde hayata geçirilmesi adına yeni politikaların ve planlamaların uygulanması gerektiği önemle vurgulandı.
İmar Affı ve Yapılaşma Sorunları
Ülkede son 25 yılda 6 adet imar affı yasası çıkarıldığı ve bu yasaların çoğunun rant odaklı yaklaşımlar nedeniyle gündeme geldiği belirtiliyor. Deprem riskine karşı tedbir almakla yükümlü olan merkezi ve yerel hükümetlerin, bu yasaları hayata geçirerek kaçak yapılaşmanın önünü açtığı eleştirisi yapıldı. Oda, bu durumun yalnızca binaların değil, halkın can güvenliğini de tehdit ettiğine dikkat çekti.
Mühendisler, binaların güvenliğini sağlamak için gerekli denetimlerin yapılmasının önemine değindiler. Yukarıdaki durum, kaçak yapılaşma sorununun ortaya çıkmasını kolaylaştırırken, halkın temel ihtiyaçlarının güvence altına alınmasını zorlaştırmaktadır. Bunun önüne geçebilmek için tüm yapıların mühendislik hizmetlerine ve denetime tabi tutulması ve bu bağlamda gerekli önlemlerin alınması gerektiği ifade edildi.
Deprem Toplanma Alanlarının Durumu
Basında en çok tartışılan konulardan biri, İstanbul’daki deprem toplanma alanlarının durumu olmuştur. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, İstanbul’da tespit edilen 470 deprem toplanma alanının çoğunun imara açıldığını belirtti. Özellikle 1999 yılında tespit edilen bu alanların, depremler sonrası insanların toplanma ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğu ifade edildi.
Toplanma alanlarının yalnızca depreme değil, tüm doğal afetlerde temel ihtiyaçların karşılanabileceği yerler olması beklenmektedir. Ancak, son dönemde bu alanların imara açılması ve yapılaşmaya izin verilmesi, halkın güvenliğini tehdit eden minimum önlemlerin dahi alınmadığının bir göstergesi olarak gündeme gelmiş durumda. Bu noktada, yerel yönetimlerin ve merkezi hükümetin acil önlemler almak zorunda olduğu belirtildi.
Depreme Karşı Alınması Gereken Önlemler
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, yaşanan depremlerin ardından alınması gereken önlemler konusunda çağrıda bulundu. Deprem sonrası müdahale olanaklarının en ciddi engelinin ulaşım olduğunu belirten mühendisler, depremden sonra ilk müdahale alanlarına ulaşılamamasının büyük sorun yaratacağına dikkat çektiler. Bu nedenle acil ulaşım yollarının korunması gerekmektedir.
Taşıma yollarının ve acil ulaşım alternatiflerinin oluşturulması, toplumun hızlı bir şekilde toplanmasını sağlayarak, acil müdahale ekiplerinin hızlı bir şekilde olay yerine ulaşmasını kolaylaştırır. Bu açıdan, deprem sonrasında insan hayatını kurtarmak için kritik önem taşımaktadır. Sonuç olarak, TMMOB, kentsel dönüşüm ve depreme hazırlık süreçlerinin hızlandırılması ve güvenli yapılaşmanın sağlanması amacıyla bilime dayalı politikaların ivedilikle hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
No. | Önemli Noktalar |
---|---|
1 | İstanbul’da depremler sonrası yapı güvenliği konusu gündeme geldi. |
2 | Kentsel dönüşüm yasası çerçevesinde yalnızca %10 oranında dönüşüm gerçekleşti. |
3 | İmar affı yasalarının, kaçak yapılaşmanın artmasına neden olduğu ifade edildi. |
4 | Deprem toplanma alanlarının birçoğu imara açıldı. |
5 | Depreme hazırlık için gerekli ulaştırma ağlarının korunması zaruridir. |
Haberin Özeti
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’nın yaptığı basın açıklaması, İstanbul’daki deprem sonrası yapı güvenliğini ve mevcut kentsel dönüşüm durumunu gözler önüne serdi. Açıklama, acil önlemlerin alınması ve halkın güvenliğinin sağlanması gerektiğini belirtirken, depreme karşı hazırlık sürecinde yaşanan aksaklıkları da gözler önüne vurgu yaptı. Ayrıca, mevcut yapıların dönüşümü için gereken adımların atılması ve belediyelerin bu konuda daha aktif rol üstlenmeleri gerektiği ifade edildi. Bu bağlamda, halkın can ve mal güvenliğinin teminat altına alınması adına bilim ve teknikle desteklenmiş politikaların uygulanması önem arz etmektedir.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru: İstanbul’da depreme hazırlık için ne tür önlemler alınması gerekiyor?
Depreme karşı binaların sağlamlaştırılması, acil ulaşım yollarının korunması ve deprem toplanma alanlarının güvenliğinin sağlanması önemli önlemler arasında yer almaktadır.
Soru: Kentsel dönüşüm yasaları ne kadar etkili oldu?
Kentsel dönüşüm yasalarının uygulanma oranı oldukça düşük kalmış olup, yalnızca %10 seviyesinde dönüşüm yapılabilmiştir.
Soru: İmar affı yasaları neden sorun teşkil ediyor?
İmar affı yasaları, kaçak yapılaşmanın artmasına ve halkın can güvenliğinin tehdit edilmesine yol açmaktadır.
Soru: Deprem toplama alanlarında ne gibi sorunlar var?
Birçok deprem toplama alanı, imara açılarak yapılaşmaya izin verilmekte, bu durum halkın acil ihtiyaçlarını karşılayacak alanları tehlikeye atmaktadır.
Soru: Depreme hazırlıkta en büyük engel nedir?
Ulaşım ağlarının yeterince korunmaması, deprem sonrası müdahalelerin etkinliğini düşürmektedir. Bu nedenle ulaşım yollarının korunması şarttır.