
Türkiye’nin tekstil sektörü, köklü bir geçmişe sahip olmasına rağmen, son yıllarda derin bir krizle karşılaşmış durumda. Bu durum, İngiliz The Economist dergisinin kapsamlı analizine de yansımış ve sektörün artık geçici bir daralmadan ziyade kalıcı bir dönüşüm sürecine girdiği ifade edilmiştir. Türkiye’nin tekstil alanındaki geçmişteki gücünün sarsıldığı ve bu süreçte birçok işçinin işten çıkarılması, işletmelerin kapanması gibi ciddi sonuçların doğduğu belirtilmiştir. Analiz, bu krizin nedenleri ve olası sonuçlarına dair önemli bilgiler sunmaktadır.
| Makale Alt Başlıkları |
|---|
| 1) Krizin Genel Görünümü |
| 2) Yüksek Faiz ve Aşırı Değerli TL Etkisi |
| 3) Sektörde İş Gücü Dinamikleri |
| 4) Markalaşma ve Tasarım İhtiyacı |
| 5) Gelecek Vizyonu |
Krizin Genel Görünümü
The Economist dergisinin değerlendirmelerine göre, Türkiye’deki tekstil sektörü, tarihsel olarak önemli bir yere sahip olmasına rağmen günümüzde ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun döneminde dünyaya yön veren Bursa, günümüzdeki krizle birlikte çok farklı bir tablo sergiliyor. Türkiye, hâlâ küresel tekstil tedarikçilerinden biri olarak kabul edilse de, pazar payı son 30 yılın en düşük seviyesine, yani %3’ün altına düşmüştür. Bu durum, ülkenin bu sektördeki rekabet gücünü büyük oranda zayıflatmıştır.
Analiz, Türkiye’nin tekstil ihracatında da büyük bir düşüş yaşandığını ortaya koyuyor. 2022 yılında 22 milyar dolara kadar ulaşan ihracatın, 2023 yılı itibarıyla 17 milyar dolara düşeceği öngörülmektedir. Bu da %23’lük bir azalma anlamına geliyor. Ayrıca, sektörlerdeki ciddi işten çıkarma ve işletme kapanışları da, durumun ciddiyetini ortaya koyuyor. Yaklaşık 310.000 işçinin işten çıkarıldığını ve 6.000 işletmenin kapandığını belirtmek gerekmektedir.
Yüksek Faiz ve Aşırı Değerli TL Etkisi
The Economist’in analizine göre, bu çöküşün başlıca sebepleri arasında yüksek faiz oranları ve Türk lirasının aşırı değerli olması yer almaktadır. Türkiye’de enflasyon, üç yıl önce üç hanelere yaklaşmasına rağmen, hâlâ %33 seviyesinde kalmaktadır. Bu durum, ihracatçıların rekabet gücünü büyük ölçüde zayıflatmaktadır. Türk İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe, müşterilerin Türk ürünlerini tercih ederken karşılaştırma yaparken yaşanan fiyat değişimlerine dikkat çekerek, “Çin’den %15-20 pahalı olsak da bizi tercih ederdi. Ama bu fark %50’ye çıktığında artık etmiyorlar” demektedir.
Bu çöküş, sadece dış piyasalardaki rekabetle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda iç piyasalarda da sorunları beraberinde getirmektedir. Giyimkent Başkanı Muzaffer Cevizli ise genç iş gücünün masa başı işler tercih etme eğilimi nedeniyle sektörün tecrübeli iş gücünden yoksun kaldığını belirtmektedir. Bu da sektörün geleceği açısından önemli bir risk teşkil etmektedir.
Sektörde İş Gücü Dinamikleri
Türkiye’deki tekstil sektöründe iş gücü dinamikleri, krizin bir başka önemli boyutunu oluşturmaktadır. Bangladeş ve Vietnam gibi ülkelerin ihracat rakamlarının artış göstermesi, Türk ihracatının gerilemesine neden olan bir kanıt olarak öne çıkmaktadır. Özellikle Avrupa pazarındaki Çin tekstil ihracatının 2025’in ilk yarısında %20 artması, Türk tekstil ile rekabette bir dizi olumsuz etkiler yaratmaktadır.
Sektördeki Suriyeli iş gücü varlığı da dengeleri bozmuş durumdadır. Son on yıl içinde atölyelerde 250.000 ila 400.000 Suriyeli mülteci çalışıyordu. Ancak son dönemde iç savaşın sona ermesi ve Esad rejiminin 2024’teki çöküşüyle birlikte bu işçilerin yaklaşık %20’sinin Suriye’ye döndüğü anlaşılmaktadır. Bu durum, iş gücü pazarında ciddi bir daralmaya yol açmakta ve sektördeki iş gücü sorunlarını derinleştirmektedir.
Markalaşma ve Tasarım İhtiyacı
Gözlemlenen kriz, Türkiye’nin tekstil sektöründe bir dönüşüm gerektirdiğini ortaya koymaktadır. Ucuz iş gücü döneminin sona ermesi, markaların markalaşma, tasarım yapma, hızlı teslimat ve niş üretim alanlarına daha fazla yönelmesini zorunlu kılmaktadır. Sektördeki bazı büyük markalar, örneğin Eroğlu ve LC Waikiki, üretimlerinin bir kısmını Mısır’a taşımıştır. Bu, Türkiye’nin tekstil sektöründeki değişimlerin daha da derinleşeceğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Marka değerlerinin ve tasarımın ön plana çıkarılmasının yanı sıra, hızlı teslimat ve müşteri deneyimine odaklanılması, sektörün rekabet gücünü artırmak için önemli adımlar arasında yer almaktadır. Türkiye’nin sunduğu coğrafi avantajlar ve üretim yetenekleri, bu dönüşüm sürecinde büyük bir fırsat sunmaktadır.
Gelecek Vizyonu
Sektörün yeniden ayağa kalkabilmesi için “Avrupa’nın Çin’i” olma hedefinden vazgeçip, kendini yeniden keşfetmesi şarttır. Dönüşüm sürecinin başarılı olması için, tekstil sektöründe çalışanların eğitim seviyelerinin artırılması, yeni yeteneklerin sektöre kazandırılması ve yenilikçi üretim süreçlerinin benimsenmesi gerekmektedir. Bu adımlar, Türkiye’nin tekstil sektöründeki geleceğini şekillendirecektir.
Bu dönüşüm sürecinde, yerel ve uluslararası piyasalara yönelik stratejilerin geliştirilmesi, yeni iş modellerinin oluşturulması ve sürdürülebilir üretim yöntemlerine geçiş de büyük önem taşımaktadır. Türkiye’nin sahip olduğu güçlü marka potansiyeli, yerli tasarımlar ve kaliteli üretimle birleştiğinde, sektörün yeniden büyüme yolunda önemli bir adım atılabileceği değerlendirilmektedir.
| No. | Önemli Noktalar |
|---|---|
| 1 | Türkiye tekstil sektöründe ciddi kriz yaşanıyor. |
| 2 | Küresel pazar payı %3’ün altına düştü. |
| 3 | 2022 ihracatı 22 milyar dolardan 17 milyar dolara geriledi. |
| 4 | Yüksek faiz ve aşırı değerli TL, rekabeti zayıflatıyor. |
| 5 | Markalaşma ve yeni üretim yöntemlerine ihtiyaç var. |
Haberin Özeti
Türkiye’nin tekstil sektörü, köklü geçmişine rağmen ciddi bir sarsıntı geçirmekte olup, bu durum kalıcı bir dönüşüm ihtiyacını ortaya koymaktadır. The Economist’in son analizi, yüksek faizler ve aşırı değerli liranın ihracatı olumsuz etkilediğini, genç iş gücünün sektörden uzaklaştığını ve çeşitli sektörlerdeki büyük markaların üretimlerini başka ülkelere kaydırarak Türkiye’nin rekabet gücünü azalttığını işaret ediyor. Gelecekte sektörü yeniden canlandırmak için markalaşma, tasarım ve yenilikçi üretim uygulamalarının öne çıkması gerekmektedir.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru: Türkiye’nin tekstil sektörü neden bu kadar zor bir dönemden geçiyor?
Cevap: Türkiye’nin tekstil sektörü yüksek faiz oranları ve aşırı değerli Türk lirası gibi ekonomik sebeplerden dolayı zor bir dönem geçiriyor, bu da ihracatı olumsuz etkiliyor.
Soru: Tekstil sektöründe istihdam ne durumda?
Cevap: Türkiye’de yaklaşık 310.000 işçi işten çıkarıldı ve 6.000 işletme kapandı. Sektördeki iş gücü dinamikleri değişmekte ve genç kuşak sektöre ilgi duymamaktadır.
Soru: Sektörün geleceği için ne tür değişiklikler gerekiyor?
Cevap: Sektörün geleceği için markalaşma, tasarım ve hızlı üretim yöntemlerine odaklanılması gerekiyor. Ucuz iş gücü döneminin sona ermesi, yeni stratejilerin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Soru: Üretim Türkiye’den neden başka ülkelere kaydırılıyor?
Cevap: Büyük markaların, rekabetçi fiyatlar sunamaması ve yüksek maliyetler nedeniyle üretimlerini Mısır gibi ülkelere kaydırdığı bildirilmektedir.
Soru: Suriyeli iş gücü sektörde nasıl bir etki yaratıyor?
Cevap: Suriyeli iş gücü, sektörde önemli bir rol oynamasına rağmen, iç savaşın sona ermesiyle birlikte bu işçilerin bir kısmının geri dönmesi iş gücü dinamizmini olumsuz etkilemektedir.





