
Son dönemde barınma hakkı, artan kira fiyatları ve ekonomik zorluklarla birlikte Türkiye’de önemli bir sorun haline geldi. Bu bağlamda, DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, barınma hakkının korunmasının ve asgari ücretli ile emekli bireylerin kiraya ayırmak zorunda kaldıkları gelirlerinin araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bir araştırma önergesi sundu. Çiçek, Türkiye’de kiranın son yıllarda nasıl artığını, bunun hangi sosyal ve ekonomik etkilerini doğurduğunu ve devletin bu durum karşısında nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğini vurguladı.
Makale Alt Başlıkları |
---|
1) Barınma hakkı piyasa koşullarına terk edildi |
2) Ayrımcılık ve eşitsizlikle örülü sosyal mesele |
3) 2015’ten bu yana 11 kat artmış |
4) Nüfusun yüzde 28’i kiracı |
5) TOKİ’ye çağrı |
Barınma hakkı piyasa koşullarına terk edildi
Barınma hakkı, temel insan haklarından birisi olarak kabul edilmektedir ve bu durum özellikle günümüzde bir ihtiyaç haline gelmiştir. Ancak, Cengiz Çiçek, barınma hakkının Türkiye’de fiilen kullanılamaz hale geldiğini belirtmiştir. Neoliberal politikaların ve inşaat odaklı büyüme modelinin etkisiyle, bu hak yalnızca kâğıt üzerinde kalmakta, barınma imkanları piyasa koşullarına terk edilmektedir. Bu durum, toplumsal eşitsizlik ve ekonomik krizler ile daha da derinleşmektedir.
Çiçek, barınma hakkının uluslararası sözleşmelerle tanımlı olduğunu hatırlatarak, Türkiye Anayasası’nın barınma ihtiyacını karşılama konusundaki yükümlülüğünü vurgulamıştır. Anayasa, devlete şehir planlaması kapsamında konut ihtiyacını karşılamak için gerekli önlemleri alma sorumluluğu yüklemektedir. Ancak mevcut koşullara bakıldığında, bu sorumlulukların yeterince yerine getirilmediği aşikârdır.
Ayrımcılık ve eşitsizlikle örülü sosyal mesele
Çiçek, barınma meselesinin sadece ekonomik bir konu olmadığını, aynı zamanda ayrımcılık ve toplumsal eşitsizlikle ilgili bir sorun haline geldiğini belirtmiştir. Özellikle asgari ücretli ve emekli bireyler, gelirlerinin büyük bir kısmını kiraya ayırmak zorunda kalarak geçimlerini sağlayamada güçlük yaşamaktadırlar. 1 Temmuz 2024 itibarıyla kiralara uygulanan yüzde 25’lik zam sınırının kaldırılması, durumu daha da kötüleştirmiştir.
Ayrıca, depremler ve zorunlu göç gibi faktörler, barınma ihtiyacını artırmış ve mevcut durumu daha da karmaşık hale getirmiştir. Çiçek, bu noktada barınma krizinin yalnızca ekonomik boyutuyla değil, sosyal etmenlerle de ilişkilendirildiğini ifade etmektedir. Kiraların artması ile birlikte birçok insana, yaşamlarını sürdürebilmek için ciddi fedakârlıklar yapmak zorunda kalmakta ve bu durum sosyal adaletsizliği derinleştirmektedir.
2015’ten bu yana 11 kat artmış
Son yıllarda Türkiye’de kira fiyatlarının artışı oldukça dikkat çekicidir. Cengiz Çiçek, 2015 yılından itibaren kira fiyatlarının nominal olarak yüzde 996 oranında bir artış gösterdiğini açıklamıştır. Bu veriler, Türkiye’nin kiralar açısından OECD ülkeleri arasında en fazla artış yaşanan ülke olduğunu ortaya koymaktadır. Tüm yıl verileriyle hesaplandığında ise bu artışın yaklaşık yüzde 775 olduğu, bu durumun fiyatların neredeyse 9 katına çıktığını göstermektedir.
Diğer ülkelerle kıyaslandığında, Türkiye’de ev fiyatlarının ortalama gelire oranının %81.45 gibi bir oranda, dünyada en yüksek olduğunu belirtmektedir. Bu durum, Türkiye’nin barınma hakkı konusunda yaşadığı sorunların yalnızca yurtiçi ile sınırlı kalmadığını aynı zamanda uluslararası arenada da belirginleştiğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Nüfusun yüzde 28’i kiracı
TÜİK verilerine göre, son 10 yılda Türkiye’deki ev sahipliği oranı %61.1’den %56.1’e düşerken, kiracı oranı %22.1’den %28’e yükselmiştir. Bu durum, 24 milyondan fazla kişinin kiracı konumunda olduğunu ve kiracı hane sayısının yaklaşık 7.7 milyon olduğunu göstermektedir. Çiçek, nüfus artışının büyük bir bölümünün kiracılardan oluştuğunu belirterek, durumu toplumun farklı kesimlerini etkileyen bir kriz olarak tanımlamaktadır.
Kira bedellerinin Türkiye’de yıllık %12 oranında arttığı gözlemlenirken, bu oranın OECD ortalamasının çok üzerinde olduğu dikkat çekmektedir. Bu bağlamda, kiracıların karşı karşıya kaldığı zorluklar, gerek ekonomik nedenlerle gerekse sosyal açıdan önemli bir sorun olarak öne çıkmaktadır.
TOKİ’ye çağrı
Çiçek, Türkiye’de konut üretimi ile ilgili veriler paylaşarak, 2015-2024 döneminde yapı kullanım izni verilen 6.94 milyon konuttan sadece 5.31 milyonunun satıldığını, 1.63 milyon konutun ise elde kaldığını belirtmektedir. Buna rağmen, yıllık konut ihtiyacının 700 binden fazla olduğunu ve mevcut üretimin ortalama 500 binde kaldığını ifade etmektedir. Bu nedenle, yıllık olarak 200 bin konut açığının oluştuğu vurgulanmaktadır.
TOKİ’nin, bugüne kadar yaklaşık 1.5 milyon konut ürettiğini ve özel sektör ile birlikte toplamda 4 milyonu aştığını açıklayan Cengiz Çiçek, önümüzdeki 10 yılda en az 7 milyon yeni konuta ihtiyaç duyulduğunu belirtmektedir. Bu bağlamda, devletin sosyal konut üretimine daha fazla önem vermesi gerektiği düşünülmektedir.
Çiçek, barınma hakkının toplumdaki eşitsizliği daha da artırdığını belirterek, devletin konut üretimini sosyal bir görev olarak üstlenmesi gerektiğini ifade etmektedir. Aynı zamanda inşaat maliyetlerinin düşürülmesi, kamu emekçilerine lojman tahsisi sağlanması ve dar gelirli hanelere kira desteği verilmesi öneriler arasında yer almaktadır. Bu durum, sosyal devlet ilkesinin gereği olarak görülmektedir.
Kira desteği verilmeli
Son olarak, Cengiz Çiçek, yoksulluk sınırının altında yaşamını sürdüren ve ev sahibi olmayan hanelere, sendikalarca açıklanan en yüksek açlık sınırının yüzde 25’i oranında kira desteği verilmesinin sosyal bir gereklilik olduğunu vurgulamıştır. Bu bağlamda, barınma hakkının sağlanması, sosyal politikaların yeniden gözden geçirilmesi ve destek mekanizmalarının oluşturulması gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
No. | Önemli Noktalar |
---|---|
1 | Barınma hakkı Türkiye’de büyük bir sorun haline geldi ve fiilen kullanılamaz durumda. |
2 | Kiraların 2015’ten bu yana %996 oranında arttığı belirtiliyor. |
3 | Nüfusun %28’i kiracı ve kiracı hanelerin sayısı artmakta. |
4 | Her yıl 700 binden fazla konut ihtiyacı varken, üretim 500 binle sınırlı kalıyor. |
5 | Dar gelirli hanelere kira desteği önerisi sosyal bir devlet gerekliliği olarak görülmekte. |
Haberin Özeti
Sonuç olarak, Türkiye’de barınma hakkı, artan kira fiyatları ve ekonomik zorluklarla birlikte önemli bir sosyal sorun haline gelmiştir. Cengiz Çiçek tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan araştırma önergesi, bu konunun yalnızca ekonomik bir mesele olmadığını, aynı zamanda toplumsal eşitsizliklerin de temel bir göstergesi olduğunu ortaya koymaktadır. Devletin konut üretimine yönelik almaması gereken önlemler, barınma hakkının garanti altına alınmasına yönelik kritik bir adımdır. Bu bağlamda, devletin sosyal politikalarını gözden geçirip, kira desteği gibi mekanizmalarla bu sorunu çözme yönünde atacağı adımlar büyük önem taşımaktadır.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru: Barınma hakkı neden bu kadar önemli?
Barınma hakkı, temel insan haklarından biridir ve kişilerin güvenli bir yaşam sürdürmesi için gereklidir. Aynı zamanda sosyal adaletin sağlanması açısından kritik bir öneme sahiptir.
Soru: Kira artışları barınma sorununu nasıl etkiliyor?
Kira artışları, dar gelirli bireylerin geçimlerini zorlaştırmakta ve sosyal eşitsizlikleri artırmaktadır. Yüksek kira bedelleri, birçok insanın barınma hakkından yararlanamamasına neden olmaktadır.
Soru: Türkiye’de kiracı oranı nedir?
Son verilere göre Türkiye’de kiracı oranı yüzde 28 olarak belirtilmektedir. Bu, kiracı sayıların artışını göstermektedir.
Soru: TOKİ’nin konut üretimindeki rolü nedir?
TOKİ, sosyal konut üretimi yaparak, dar gelirli bireylerin konut ihtiyacını karşılamaya yönelik önemli bir rol oynamaktadır. Ancak daha fazla konut üretimine ihtiyaç varsa, bu durum önem kazanmaktadır.
Soru: Hükümet, barınma hakkı için ne yapmalıdır?
Hükümetin, sosyal konut üretimini artırması, inşaat maliyetlerini düşürmesi ve kira desteği mekanizmaları geliştirmesi gerekmektedir. Bu, barınma hakkının sağlanması açısından kritik bir adımdır.