Haber

AB-Türkiye Göç Diyaloğunda İmamoğlu’nun Rolü

Konrad-Adenauer-Stiftung’un (KAS) Ankara’da düzenlediği “Göç Politikasında Dönüşüm: Türkiye, Almanya ve Avrupa Birliği Arasında İş Birliği Yolları” başlıklı sempozyum, göç konusundaki güncel sorunları ve çözüm önerilerini ele almak amacıyla toplandı. Önemli isimlerin katıldığı sempozyumda, Türkiye’nin göç yönetimindeki stratejileri ve Avrupa Birliği ile ilişkileri masaya yatırıldı. Panelin açılış konuşmalarını Türkiye Direktörü Ellinor Zeino ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Burhanettin Duran gerçekleştirdi. Zeino, göçün çağın en belirleyici sorunlarından biri olduğunu ve Türkiye ile Almanya arasındaki iş birliğinin önemini vurguladı.

Bakan Yardımcısı Duran ise Türkiye’nin çok boyutlu göç politikalarını ve insanî sorumluluklarını ön plana çıkararak, düzensiz göçle mücadele konusundaki kararlılığını belirtti; Suriye’deki durumu ele alarak, kalıcı barış için güvenli geri dönüş süreçlerinin önemine değindi. Sempozyumda ayrıca Avrupa Birliği ile ilişkilerin gündemde olduğu ekonomik ve güvenlik meselelerine de dikkat çekildi. Paneldeki konuşmalar, göç sorununa dair uluslararası iş birliğinin gerekliliğini ve stratejik yaklaşımları ön plana çıkardı.

Makale Alt Başlıkları
1) Türkiye’nin Göç Politikaları ve Stratejileri
2) Almanya ile İş Birliği Fırsatları
3) Avrupa Birliği ile İlişkiler
4) Göçmen Geçişlerini Kontrol Altına Alma Stratejileri
5) 2016 Mutabakatının Önemi

Türkiye’nin Göç Politikaları ve Stratejileri

Sempozyumda Dışişleri Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Burhanettin Duran, Türkiye’nin göç yönetiminde nasıl çok boyutlu ve dengeli bir politika izlediğini açıkladı. Türkiye, dünya genelindeki göç sorunları karşısında güçlü bir yaklaşım sergilemekte ve insanî yükümlülükleri yerine getirmektedir. Ayrıca, Duran, günümüzde göçün artan global önemine vurgu yaparak, Türkiye’nin çeşitli göçmen gruplarına yanıt verme kabiliyetini değerlendirdi. Türkiye, Suriye’deki durumu göz önünde bulundurarak, kalıcı bir barış sağlamak amacıyla göçmen dönmelerine destek vermek için uygun koşulların oluştuğunu belirtti.

Duran, Türkiye’nin düzensiz göçle mücadelede yalnızca güvenlik değil, aynı zamanda insani sorumluluklar çerçevesinde de hareket ettiğini dile getirdi. Bu politikaların, Türkiye’nin bölgedeki güvenliği ve istikrarı için kritik öneme sahip olduğu ifade edildi. Duran’ın konuşması, Türkiye’nin göç alanındaki tutumunu pekiştirirken, aynı zamanda uluslararası iş birliği ve ortak politikaların gereğini de vurguladı.

Almanya ile İş Birliği Fırsatları

Sempozyumun ilk panelinde, Anka Review Direktörü Gülru Gezer’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen oturumda, AB Türkiye Delegasyonu Büyükelçisi Thomas Ossowski, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin yeniden angajman süreci içinde olduğunu belirtti. İş birliği fırsatları, göç, ekonomik iş birliği, ticaret ve güvenlik konuları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Öne çıkan konu başlıkları arasında göç yönetimi ve insanî yardım modellerinin güçlendirilmesi yer almaktadır.

Ossowski, Türkiye’nin aday ülke olarak Kopenhag kriterlerine uyum sağlama niyetini vurguladı; ancak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Avrupa Birliği kurumlarında ciddi bir endişenin ortaya çıktığını belirtti. Bu durumun, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi temel değerler açısından geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabileceğini dile getirdi.

Avrupa Birliği ile İlişkiler

Dışişleri Bakanlığı Göç ve Vize Genel Müdürü Büyükelçi Ceren Yazgan, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinin yalnızca ekonomik ve siyasi unsurlardan ibaret olmadığını, aynı zamanda güvenlik temelli iş birlikleri üzerine inşa edilmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin göç politikalarının AB için stratejik bir önem taşıdığını belirten Yazgan, bu politikaların sürekli olarak güncellenmesi ve güçlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Yazgan ayrıca, batı sınırından geçişlere izin verilmesinin sosyal medya aracılığıyla yaygın hale geldiğini ve bunun sonucunda daha büyük göç dalgalarının teşvik edildiğini belirtirken, bu durumun önlenmesinin stratejik bir gereklilik olduğunu ifade etti. Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki güvenlik iş birliklerinden bahseden Yazgan, bu iş birliklerinin daha sistematik ve etkili hale getirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Göçmen Geçişlerini Kontrol Altına Alma Stratejileri

Sempozyumda tartışılan bir diğer önemli konu ise göçmen geçişlerinin kontrol altına alınmasıydı. Türkiye, göç akışını yönetmek için çeşitli stratejiler geliştirmiştir. Duran ve Yazgan gibi yetkililer, bu stratejilerin insan haklarına saygılı bir biçimde uygulanması gerektiğine dikkat çekti. Kontrol altına alma süreçlerinin ne denli karmaşık olduğu ve bu çerçevede iş birliğinin gerekliliği vurgulandı.

Bu noktada, Almanya Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) temsilcilerinin görüşleri de önemli bir yere sahipti. Saha deneyimlerinin paylaşıldığı oturumlar, uluslararası gözlem ve katılımın göç yönetiminde önemli avantajlar sağladığını gösterdi.

2016 Mutabakatının Önemi

Sempozyumun dikkat çeken bir diğer yönü ise 2016 yılında imzalanan AB-Türkiye mutabakatıydı. Avrupa Güvenliği Girişimi (ESI) Başkanı Gerald Knaus, bu mutabakatın Ege Denizi üzerinden göçmen geçişlerini yüzde 97 oranında azalttığını belirtti. Bu durum, binlerce insanın hayatını kurtarmış ve insani bir model oluşturmuştur.

Knaus, Türkiye ve AB’nin bu mutabakatı güncelleyerek tekrar hayata geçirmesi gerektiğini ifade etti. Geçtiğimiz yıllarda artış gösteren düzensiz göç ve insan kaçakçılığının önüne geçilmesi adına yeni iş birliği modellerinin gerekliliğine dikkat çekti.

No. Önemli Noktalar
1 Türkiye, göç yönetiminde insani sorumluluklarını dikkate alıyor.
2 Almanya ve Türkiye arasında iş birliği fırsatları artıyor.
3 Kopenhag kriterleri, Türkiye’nin AB adaylığı için önemli.
4 Göçmen geçişlerinin yönetimi, stratejik bir gereklilik.
5 2016 AB-Türkiye mutabakatı, düzensiz göçü büyük ölçüde azalttı.

Haberin Özeti

Konrad-Adenauer-Stiftung’un düzenlediği sempozyum, göç konusunun Türkiye, Almanya ve Avrupa Birliği açısından önemi üzerinde durdu. Türkiye’nin dengeli ve çok boyutlu bir göç politikası benimsediği, insanî yükümlülükleri yerine getirmeye kararlı olduğu vurgulandı. Ayrıca, Almanya ile iş birliği fırsatlarının arttığı, Avrupa Birliği ile olan ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiği konularında düşünceler paylaşıldı. 2016 mutabakatının önemi ise düzensiz göçün kontrolü açısından tekrar gündeme geldi.

Sıkça Sorulan Sorular

Soru: Türkiye’nin göç politikalarının temel unsurları nelerdir?

Türkiye’nin göç politikaları, insani sorumluluk, ulusal güvenlik ve toplumsal istikrar gibi unsurlar etrafında şekillenir. Bu politikalar, çok boyutlu ve dengeli bir yaklaşımı hedefler.

Soru: AB-Türkiye arasındaki iş birliği ne düzeydedir?

AB-Türkiye arası iş birliği göç, ekonomi ve güvenlik alanlarında yeniden şemalandırılmakta ve güçlü bir ilişki geliştirmek hedeflenmektedir.

Soru: 2016 mutabakatı neden önemlidir?

2016 AB-Türkiye mutabakatı, Ege Denizi’nden göçmen akışını ciddi şekilde azaltmış ve pek çok hayat kurtarmıştır. Bu anlaşmanın güncellenmesi, gelecekteki göç sorunları açısından kritik bir öneme sahiptir.

Soru: Türkiye’nin düzensiz göçle mücadelesinde ne gibi adımlar atılmaktadır?

Türkiye, düzensiz göçle mücadelede şeffaf bir yaklaşım benimsemekte, uluslararası iş birliği çerçevesinde çok yönlü stratejiler geliştirmektedir.

Soru: Sempozyumda hangi konular ele alındı?

Sempozyumda Türkiye’nin göç politikaları, AB ile ilişkiler, göçmen geçişlerinin kontrolü ve 2016 mutabakatının önemi gibi konular kapsamlı bir şekilde ele alındı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu