Dünya

Avrupa’nın Türkiye ile Mesafeli İlişki Süreci: Erdoğan’ın Rakibi Hapiste, Avrupa’nın Öncelikleri Başka

Londra merkezli ekonomi dergisi ‘The Economist’, 24 Nisan tarihli makalesinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa güvenliğinde giderek daha belirleyici bir aktör haline geldiğini ortaya koydu. Makalede, Amerika Birleşik Devletleri’nin global liderlikten çekildiği, Rusya tehdidinin arttığı ve Ukrayna’nın savunmada kaldığı bir dönemde, Avrupa’nın güvenlik mimarisinde Türkiye’ye duyulan ihtiyacın artışı üzerinde duruldu. Erdoğan’ın Avrupa güvenliğindeki rolü, Türkiye’nin son yıllardaki askeri ve diplomatik girişimleriyle daha da önem kazandı. Bu bağlamda, Türkiye’nin askeri gücü, uluslararası ilişkilerdeki konumu ve demokrasi karnesi gibi unsurlar detaylandırılarak, Türkiye’nin Avrupa’daki stratejik konumu değerlendirildi.

Makale Alt Başlıkları
1) Türkiye savunma sanayisinde güçleniyor
2) Ukrayna ve Karadeniz dengesi
3) Türkiye’nin NATO’daki rolü
4) Türkiye’deki demokratik gerileme
5) Türkiye-AB ilişkileri ve çıkarlar

Türkiye savunma sanayisinde güçleniyor

Türkiye’nin savunma sanayisinde son yıllarda kaydedilen ilerlemeler, uluslararası alanda dikkatleri üzerine çekmektedir. Son dönemlerde, zırhlı araçlardan insansız hava araçlarına, savaş gemilerinden mühimmata kadar birçok savunma ürününün yerli üretimle ortaya konması, Türkiye’nin askeri kapasitesini artırmıştır. Bu bağlamda, Altay tankı ve Kaan adlı yerli savaş uçağının da on yıl içinde hizmete girmesinin planlandığı belirtilmektedir. Böylece, Türkiye’nin savunma sanayisinde lider konum una gelmesi hedefleniyor.

Makalede, Türk savunma sanayisine olan ilginin Avrupa’da artmakta olduğu vurgulanıyor. Özellikle Türk insansız hava aracı (İHA) üreticisi Baykar’ın İtalyan savunma devi Leonardo ile ortaklık kurması, Türkiye’nin Avrupa pazarında daha fazla yer edinmesini sağlayabilecek önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’nin geçmişte yaşanan savaşlar ve bölgesel krizler esnasında sahip olduğu askeri potansiyel, Avrupa’nın bu konuda Türkiye’ye olan ihtiyacını artırmaktadır. Aynı zamanda Türkiye, yaklaşık 400 bin aktif askeriyle, Ukrayna hariç Avrupa’daki en büyük orduya sahip olup, NATO içindeki veya dışındaki güvenlik mimarisine katkı sağlayacak bir güç durumundadır.

Ukrayna ve Karadeniz dengesi

Makalede, Türkiye’nin Ukrayna’da muhtemel bir ateşkes durumunda barış gücüne asker gönderme teklifi yaptığına dikkat çekilmektedir. Özellikle Ankara’nın Suriye ve Libya’daki Rusya karşıtı müdahaleleri, bu öneriyi daha anlamlı kılmaktadır. Türkiye, Rusya’dan kaynaklı bir askeri yığılmayı istemediği için, Karadeniz’de güvenliğin sağlanması için liderlik üstlenmeye hazır bir konumda olduğu belirtiliyor. Bu durum, Türkiye’nin uluslararası alanda askeri iş birliğini artırma yönünde attığı adımları da pekiştirmektedir.

Yazıda, Türkiye’nin Avrupa ile askeri iş birliğinin ekonomik çıkarlar açısından da cazip olduğu vurgulanmaktadır. Özellikle Avrupa Birliği’nin önümüzdeki dört yıl içinde açmayı planladığı yüz milyarlarca euroluk savunma bütçesinden Türk firmalarının da pay almak istediği ifade edilmektedir. Türkiye’nin Ukrayna’daki yatırımlarının önemli olduğu ve bu süreç içerisinde barış gücüne katılmanın Türk müteahhitler için yeni fırsatlar yaratabileceği değerlendirmesi yapılmaktadır.

Türkiye’nin NATO’daki rolü

Makale, Türkiye’nin NATO içindeki rolünün her zaman sorunsuz olmadığını ortaya koymaktadır. Türkiye, özellikle Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini uzun süre boyunca engelledi, Polonya ve Baltık ülkeleri için hazırlanan savunma planlarını bloke etti. Aynı zamanda, Türkiye’nin Suriye’de ABD destekli Kürtlere yönelik gerçekleştirdiği operasyonlar, Washington ile ilişkileri zorlaştıran bir başka etmen olmuştur. Ancak, Türkiye’nin Ukrayna’ya İHA ve savaş gemisi göndermesi, Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımları uygulamaması ve ticaretini artırması, Türkiye’nin NATO içindeki konumunu daha “güvenilir” bir ortak olarak gösterdiği ifade edilmektedir.

Türkiye’deki demokratik gerileme

Makalede, Türkiye’deki demokratik gerilemeye dikkat çekilmektedir. Özellikle Mart ayında muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve çok sayıda destekçisinin tutuklanması, ardından gelen protestolar sırasında yüzlerce gencin gözaltına alınması gibi olaylar, Türkiye’nin hukuk devleti, basın özgürlüğü ve sivil haklar açısından Avrupa’dan uzaklaştığını gözler önüne sermektedir. Bu durum, Erdoğan yönetiminin otoriterleşme eğilimlerini de pekiştirmiştir.

Dergi, Avrupa Birliği’nin bu duruma karşı sessiz kaldığını ve Brüksel’in, İmamoğlu’nun tutuklanmasını yalnızca “endişe verici” bir durum olarak tanımlamakla yetindiğini belirtmektedir. Bu tür tutuklamaların, uluslararası iş birliği konularında bir engel değil, ancak bir “rahatsızlık” olarak değerlendirildiği aktarılmaktadır.

The Economist: “Normlar rafa kalktı, çıkarlar ön plana çıktı. Bu Ukrayna ve Avrupa’nın savunması için iyi olabilir; ama Türkiye demokrasisi için değil.”

The Economist, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin uzun süredir değerler yerine stratejik ve ekonomik çıkarlar üzerinden yürüdüğünü kaydetmektedir. Son on altı yıldır devam eden Türkiye’nin AB üyelik süreci, insan hakları ve hukuk devleti konularındaki tıkanmalar sebebiyle tam anlamıyla ilerleme kaydedememiştir. Dergi, 2016 yılındaki göç krizinde Avrupa Birliği’nin, Türkiye’ye milyarlarca euro ödeyerek mültecilerin Avrupa’ya geçişini engellemeyi tercih ettiğini hatırlatmakta ve günümüzde de benzer pragmatik yaklaşımın güvenlik alanında sürdüğüne dikkat çekmektedir.

No. Önemli Noktalar
1 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa güvenliğinde önemli bir aktör olarak öne çıkıyor.
2 Türkiye’nin savunma sanayisinde yapılan yatırımlar, yurtdışında da ilgi çekiyor.
3 Karadeniz’de güvenlik için Türkiye’nin rolü giderek önem kazanıyor.
4 Demokratik gerileme, Türkiye’nin uluslararası itibari üzerinde olumsuz etki yaratıyor.
5 Türkiye-AB ilişkileri, gün geçtikçe ekonomik çıkarlar üzerinden şekilleniyor.

Haberin Özeti

The Economist dergisi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupa güvenliğindeki yükselen rolünü, Türkiye’nin savunma sanayisinin güçlenmesi ve NATO’daki stratejik konumu ile ilişkilendiriyor. Aynı zamanda Türkiye’deki demokratik gerileme ve Avrupa Birliği ile ilişkilerin değerler üzerinden değil, ekonomik çıkarlar üzerinden ilerlemesi gibi konular, makalenin dikkat çeken noktalarını oluşturuyor. Global düzeydeki değişimlerle birlikte Türkiye’nin Avrupa’daki konumu, hem askeri hem de diplomatik alanda önem kazanmaktadır. Ancak, demokratik standartların düşüşü ise bu süreci gölgede bırakmaktadır.

Sıkça Sorulan Sorular

Soru: Türkiye’nin Avrupa güvenliğindeki rolü nedir?

Türkiye, Avrupa güvenliğinde önemli bir aktör haline gelmiştir. Özellikle askeri gücü ve stratejik konumu sayesinde, NATO ve diğer uluslararası platformlarda etkili olmaktadır.

Soru: Türkiye’nin savunma sanayisi neden önemlidir?

Türkiye’nin savunma sanayisindeki gelişmeler, hem yurtiçindeki askeri ihtiyaçları karşılamakta hem de uluslararası pazarda rekabet edebilirliği artırmaktadır.

Soru: Türkiye’nin NATO’daki rolüyle ilgili neler söyleniyor?

Türkiye’nin NATO içindeki rolü her zaman sorunsuz olmamıştır. Ancak günümüzde, Türkiye’nin güvenilir bir ortak olarak gösterilmesi söz konusudur.

Soru: Türkiye’deki demokratik durum nedir?

Son yıllarda Türkiye’deki demokratik gerileme, uluslararası eleştirilere konu olmaktadır. İmamoğlu’nun tutuklanması gibi olaylar, hukuk devletinin durumunu sorgulatmaktadır.

Soru: Türkiye ile Avrupa Birliği’nin ilişkileri nasıl bir seyir izliyor?

Türkiye-AB ilişkileri, stratejik ve ekonomik çıkarlar doğrultusunda gelişmektedir. Değerler üzerinden değil, ekonomiye odaklanan bir ilişki mevcuttur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu