
AİHM, Türkiye’nin eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında alınan kararı yeniden değerlendirme talebini reddetti. Bu durum, Demirtaş’ın hak ihlali sonucunda haksız yere cezaevinde tutulduğuna dair kararın kesinleşmesi anlamına geliyor. DEM Parti, kararın ardından yaptığı açıklamada, Demirtaş’ın bir an önce serbest bırakılması gerektiğini vurguladı ve AİHM’in geçmişte verdiği kararların göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti. Bu süreç, Türkiye’deki siyasi tutuklama ve insan hakları ihlalleri konusundaki tartışmaları derinleştiriyor.
| Makale Alt Başlıkları | 
|---|
| 1) AİHM’nin karar süreci | 
| 2) Demirtaş’ın durumu | 
| 3) DEM Parti’nin açıklamaları | 
| 4) Siyasi ve hukuki bağlam | 
| 5) Türkiye’deki insan hakları durumu | 
AİHM’nin karar süreci
AİHM, Selahattin Demirtaş hakkındaki kararı geçen ay yeniden değerlendirme talebini reddetti. Mahkeme, Demirtaş’ın haksız yere tutuklandığına dair daha önceki kararının kesinleştiğini duyurdu. Bu durum, Demirtaş’ın hapis cezasının sona ermesi gerektiği anlamına geliyor. AİHM, kararında Demirtaş’ın Kobanî Davası’ndaki tutukluluğunun siyasi saiklerle sürdüğünü ve bu durumun uluslararası hukuka aykırı olduğunu net bir şekilde ifade etti. AİHM, 8 Temmuz 2025 tarihinde verdiği kararında, yargılamadaki tüm haksızlıkları ortaya koyarak, tahliye edilmesi gerektiğini belirtmişti.
8 Ekim tarihinde Türkiye hükümeti, AİHM’in bu kararına itirazda bulunmuştu. AïHM, bu itirazı değerlendirmek üzere toplantı yaptı ancak başvuruyu reddetti. AİHM, girişimlerin siyasi içerikli olduğunu düşünüyor ve bu nedenle Demirtaş’ın serbest bırakılmasını zorunlu kılıyor. Bu karar, Türkiye’nin hem iç hem de uluslararası düzeydeki insan hakları ve demokrasi standartlarıyla ilgili sorunlarına yeni bir ışık tutmuş oldu.
Demirtaş’ın durumu
Selahattin Demirtaş, 7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP’nin eş genel başkanı olarak büyük bir başarı gösterdi. Yıllar içinde, siyasi görüşleri ve faaliyetleri nedeniyle çeşitli davalarla karşı karşıya kaldı. Demirtaş’ın tutuklanması, birçok insan hakları örgütü tarafından siyasi bir tutuklama olarak nitelendirildi. AİHM’nin son kararı, bu durumun ne kadar ciddiye alındığını bir kez daha gözler önüne serdi. Uluslararası hukuk ve insan hakları standartlarına göre, bir insanın siyasi faaliyetleri nedeniyle tutuklanması kabul edilebilir bir durum değildir ve bu durum eleştirilerin odağı haline gelmiştir.
Demirtaş şu an cezaevinde mevcut 9. yılını tamamlamak üzere. Bu süre zarfında birçok insan hakları örgütü, Demirtaş’ın tutukluluğunun sona ermesi gerektiğini savundu. Ayrıca, genel hayat standardının düşüklüğü ve toplumsal huzursuzluk açısından da durumu daha da karmaşık hale getirmektedir. Demirtaş’ın tutuklanması, Türkiye’deki pek çok insanın siyasi özgürlükleri üzerine ciddi endişelere neden olmuştur.
DEM Parti’nin açıklamaları
DEM Parti, AİHM’in aldığı karara ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Selahattin Demirtaş ve diğer HDP üyelerinin derhal serbest bırakılması gerektiğini vurguladı. Açıklamada, AİHM’nin 8 Temmuz 2025 tarihli kesinleşmiş kararına atıfta bulunarak, “Bugüne kadar verilmiş çok sayıda AİHM kararı da dikkate alınarak arkadaşlarımız vakit geçirilmeden serbest bırakılmalıdır” ifadeleri yer aldı. DEM Parti, bu kararların önemine dikkat çekerek, hükümeti insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygı göstermeye davet etti.
Başkanlık ve yönetim kurulu, alınan kararların sadece Demirtaş için değil, ülkenin genel siyasi durumu açısından da bir dönüm noktası olacağını vurgulayarak, toplumun ilerlemesi için adaletin sağlanması gerektiğinin altını çizdi. AİHM’in kararına saygı gösterilmesi gerektiğini dile getirerek, siyasi mahkumların bir an önce serbest bırakılması gerektiğini belirtti.
Siyasi ve hukuki bağlam
Demirtaş’ın durumu, Türkiye’deki siyasi iklimin ne denli çalkantılı olduğunu gösteriyor. Şu anki hükümet, muhalif sesleri bastırmak için çeşitli yöntemler kullanırken, bu durum aleyhine uluslararası tepkiler de artmaktadır. AİHM’in verdiği ihlal kararları, Türkiye’nin iç hukukunda yaşanan adaletsizlikleri ve insan hakları ihlallerini gözler önüne sermektedir. Türkiye, bu kararların uygulanmaması nedeniyle uluslararası alanda eleştirilerle karşı karşıya kalmaktadır.
Birçok insan hakları savunucusu ve uluslararası kuruluş, Türkiye’nin bu tarz uygulamalarının demokratik olduğunu iddia ediyor. Kapsamlı bir şekilde hukukun üstünlüğü, özgürlük ve eşitlik ilkelerine uyulmadığı sürece bu sorunların çözülmesi mümkün görünmüyor. Türkiye’nin, Avrupa Konseyi ve AİHM’in kurallarına uyması ve bu yönde net adımlar atması gerekmektedir. Aksi takdirde hem iç hem de dış politikada zor bir süreçle karşı karşıya kalabilir.
Türkiye’deki insan hakları durumu
Türkiye, son yıllarda insan hakları konusundaki eleştirilerin yoğunlaştığı bir ülke haline geldi. Euoburu ve diğer anlaşmaların gerektirdiği yükümlülükler yerine getirilemezken, siyasi tutuklamalar ve fikir özgürlüğü konuları sıklıkla tartışma konusu oluyor. Türkiye’de çok sayıda insan, ifade özgürlükleri ve insani hakları için mücadele ediyor. AİHM’in kararları ise bu noktada Türkiye’nin yükümlülüklerine dikkat çekiyor.
İnsan hakları aktivistleri, Türkiye’nin hem iç hem de dış düzlemdeki insan hakları ihlalleri konusunda dikkat çekilmesi gerektiğini savunuyor. Demirtaş’ın durumu, bu bağlamda sadece bir bireyin haklarını değil, aynı zamanda ülkede yaşanan daha geniş bir sorunun da yansıması olarak görülüyor. AİHM’in kesinleşen kararları, toplumsal barış ve adaletin sağlanmasında temel bir rol oynamaktadır.
| No. | Önemli Noktalar | 
|---|---|
| 1 | AİHM, Demirtaş’ın tutukluluğunun siyasi saiklerle uzatıldığını belirtti. | 
| 2 | Türkiye hükümeti, AİHM’in kararına itiraz etmiş ancak bu itiraz reddedilmiştir. | 
| 3 | DEM Parti, Demirtaş’ın serbest bırakılması çağrısında bulundu. | 
| 4 | Uluslararası insan hakları öngörüleri, Türkiye’deki siyasi durum hakkında kaygı veriyor. | 
| 5 | AİHM, Türkiye’nin uluslararası sözleşmelere uyma yükümlülüğünü vurguladı. | 
Haberin Özeti
AİHM’nin aldığı kararlar, Türkiye’deki insan hakları durumunu bir kez daha gözler önüne serdi. Siyasi tutuklamaların hukuksal dayanağı olmaksızın sürdürülmesi, uluslararası toplumu rahatsız eden bir sorun olmuştur. Selahattin Demirtaş ve diğer siyasi mahkumların durumu, AİHM kararlarıyla birlikte daha fazla dikkat çekiyor. Türkiye’nin, insan hakları konvansiyonlarına saygı göstermesi ve demokratik değerleri koruması yönündeki sorumluluğu, uluslararası kamuoyu nezdinde giderek daha fazla önem kazanıyor. Bu süreçte, bireylerin özgürlükleri ve hakları üzerinde sürdürülen tartışmalar, sadece hukuksal bir mesele olmaktan öte, toplumun demokratik geleceği açısından hayati bir öneme sahip.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru: AİHM, Demirtaş hakkında ne karar verdi?
AİHM, Demirtaş’ın tutukluluğunun siyasi nedenlerle sürdürüldüğüne ve serbest bırakılması gerektiğine dair kararını kesinleştirmiştir.
Soru: Türkiye hükümeti bu karara itiraz etti mi?
Evet, Türkiye hükümeti AİHM’in bu kararına 8 Ekim’de itirazda bulunmuş ancak itiraz kabul edilmemiştir.
Soru: DEM Parti’nin bu konudaki görüşü nedir?
DEM Parti, Selahattin Demirtaş ve diğer HDP üyelerinin vakit geçirilmeden serbest bırakılması gerektiğini belirtmiştir.
Soru: AİHM kararlarının Türkiye’deki etkisi nedir?
AİHM kararları, Türkiye’deki insan hakları durumunu uluslararası alanda eleştiri konusu haline getirmiştir ve ülkedeki baskıcı uygulamaları görünür kılmaktadır.
Soru: Türkiye’nin uluslararası sözleşmelere uyumu ne durumda?
Türkiye’nin uluslararası sözleşmelere uyumu, özellikle insan hakları konularında ciddi eleştiriler almaktadır ve bu durum uluslararası ilişkilerini olumsuz etkilemektedir.


