Gündem

Üniversiteler AKP’nin Kadro ve Finans Kaynağı Haline Geldi

Son günlerde Türkiye’nin üniversitelerinde atama uygulamaları üzerine tartışmalar sürüyor. CHP Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üniversite rektörleri ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üyelerini doğrudan atama yetkisi veren düzenlemeyi eleştirdi. Kanko, yapılan rektör atamalarının arka planında yandaş ilişkileri ve usulsüzlüklerin bulunduğunu vurgulayarak, üniversitelerin bilim üreten kurumlar olma özelliğini kaybettiğini ifade etti. Eski AKP milletvekilleri arasında yer alan isimlerin rektör olarak atanması, bu tartışmalara neden olan unsurlardan bir diğeri.

Makale Alt Başlıkları
1) Atama Düzenlemesinin Detayları
2) Yandaşlık İlişkileri
3) Ülkenin Geleceği Üzerine Etkiler
4) Örnek Atamalar ve İddialar
5) Siyasi Partilerin Tepkileri

Atama Düzenlemesinin Detayları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eğitim alanındaki atama yetkilerini genişleten düzenleme, eğitim camiasında büyük bir tartışma başlattı. Bu değişiklikle, üniversite rektörlerinin ve YÖK üyelerinin doğrudan atama yetkisi Cumhurbaşkanına verildi. Düzenlemenin içeriği, akademik bağımsızlık ve adalet konusundaki endişeleri artırdı. Nitekim, birçok akademisyen, bu durumun üniversitelerin özerkliğini tehdit ettiğini öne sürmekte.

Düzenlemenin gerekçesi ise eğitimde kaliteyi artırmak için daha esnek bir yönetim yapısının oluşması olarak sunuluyor. Ancak, bu yetkilerin kullanımında yaşanan kaygılar, bu gerekçenin yanıltıcı olabileceği düşüncesini gündeme getiriyor. Akademik çevreler, bunun üniversitelerin siyasi bir araç haline getirilmesine yol açabileceğini belirtiyor.

Yandaşlık İlişkileri

Mühip Kanko, atamaların sadece bilimsel kriterlere değil, siyasi ilişkilere de dayandığını iddia ederek, “Üniversiteleri bilim üreten kurumlardan çıkarıp yandaş üretim merkezlerine dönüştürdüler” ifadesini kullandı. Çeşitli üniversitelerde görev yapan rektörlerin çoğunun, AKP ile doğrudan bağlantısı olan eski milletvekilleri ve siyasi figürler olduğu belirtildi. Atamalarda esas alınan ölçütlerin, eğitim ve araştırma kalitesi değil, sadakat olduğu öne sürülüyor.

Örnek vermek gerekirse, eski AKP milletvekilleri arasında yer alan isimlerin rektörlük görevine atanması, bu durumun en somut örneklerinden biri. Kanko, belirttiği gibi bir çok rektörün, ya AKP’nin eski milletvekilleri ya da partinin aday adayları olduğunu dile getirerek, bu durumu yadırgadığını vurguladı.

Ülkenin Geleceği Üzerine Etkiler

Mühip Kanko, üniversitelerdeki siyasi atamaların, Türkiye’nin eğitim sisteminin sürdürülebilirliğini tehlikeye soktuğunu savundu. Kanko’nun aktardığına göre, yapılan bu atamalar sadece akademik başarıları değil, aynı zamanda ülkenin geleceğini de olumsuz etkiliyor. “Bu düzende bilim yerine sadakat öne çıkıyor” diyen Kanko, bu durumun yenilikçi düşünceleri ve araştırmaları engellediğini ifade etti.

Eğitim sistemindeki bu çürümüşlük hali, ilerleyen dönemlerde bireylerin eğitim kalitesinden ödün verilmesine ve bunun sonucunda toplumsal gelişimin gerilemesine neden olabileceği düşünülmektedir. Kanko, sorunun yalnızca üniversitelere özgü olmadığını, genel olarak ülkede bir çöküş durumu yarattığını belirtti.

Örnek Atamalar ve İddialar

Kanko, rektör atamalarıyla ilgili somut bazı örnekler de verdi. Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Harun Çiftçi’nin döner sermayeden ayda 1 milyon 200 bin lira maaş aldığı iddiaları oldukça dikkat çekti. Bunun yanı sıra, Denizli Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağ’ın eşine yaptığı kadro düzenlemesi, görevden alınmasıyla sonuçlandı. Bu tür durumlar, kamuda etik ve yönetim anlayışına dair soru işaretlerini beraberinde getirdi.

Kanko ayrıca, AKP geçmişi olan birçok isimden bahsederek, bu kişilerin siyasi gücü ve akademik görevlere nasıl atandığını eleştirdi. Örneğin, Naci Bostancı, 4 dönem AKP milletvekilliği yapmış biri olarak, şu anda Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü. Böyle isimlerin rektörlük yetkilerini nasıl ve ne amaçla kullandıkları merak konusu olmaktadır.

Siyasi Partilerin Tepkileri

Muhalefet partileri, bu atama düzenlemesine karşı güçlü bir tepki gösterdi. Özellikle CHP, bu durumu eğitim alanında bir darbe olarak nitelendiriyor. Partinin milletvekilleri, üniversitelerin bağımsızlığını koruma ve akademik değerlere saygı duyulması noktasında ortak bir anlayış geliştirmiş durumdalar. Eğitim alanında ortaya çıkan bu kaygıların, gelecekte daha ciddi sonuçlar doğurabileceği düşünülüyor.

Siyasi gözlemciler, muhalefetin bu konudaki tutumunun, kamuoyuna yansımasının eğitim politikaları üzerinde etkin bir baskı oluşturabileceği ihtimali üzerinde duruyor. Kısacası, eğitimde yaşanan bu hukuksuzluklar ve yandaş ilişkiler konusundaki tartışmaların, siyasal bir dil geliştirmesi beklenmektedir.

No. Önemli Noktalar
1 Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verilen doğrudan atama yetkileri, eğitim sisteminde ciddi tartışmalara yol açtı.
2 Atamalarda yandaşlık ilişkileri ve siyasi bağlantılar ön planda.
3 Üniversitelerde bilimsel başarı yerini sadakat ve yandaşlık ilişkilerine bırakıyor.
4 Birçok rektör, AKP geçmişi olan isimlerden oluşmakta.
5 Muhalefet partilerinin tepkisi, eğitimdeki bu hukuksuzluklara karşı ortak bir anlayış geliştirmeye yönelik.

Haberin Özeti

Türkiye’de üniversitelerde rektör atamaları üzerine yapılan eleştiriler, eğitim sisteminin geleceği açısından kritik bir öneme sahip. CHP Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko’nun tespitleri, bilimsel özgürlüğün tehdit altında olduğunu göstermekte. Atamalarda yandaş ilişkilerin ve siyasi bağlantıların öne çıkması, yalnızca akademik başarıyı değil, ülkenin eğitim politikasını da derin şekilde etkilemekte. Eğitimdeki bu sorunlar, daha geniş bir toplumsal çöküşün habercisi olarak algılanabilir ve muhalefetin bu konudaki tutumu, ilerleyen süreçte eğitim politikalarına dair etki yaratabilir.

Sıkça Sorulan Sorular

Soru: Rektör atamaları için yapılan düzenlemenin amacı nedir?

Düzenlemenin amacı, eğitimde kaliteyi artırmak ve daha esnek bir yönetim yapısı sağlamaktır. Ancak birçok kişi bu durumu siyasi bir araç olarak değerlendirmektedir.

Soru: Rektör atamalarında kimler sıkça görülüyor?

Atamalar, genellikle eski AKP milletvekilleri veya partiyle direkt bağlantısı olan kişiler arasında yapılmaktadır.

Soru: Bu atamaların sonuçları neler olabilir?

Bu atamalar, üniversitelerin bilim üretme kabiliyetini zayıflatabilir ve gelecekte toplumsal gelişimi olumsuz etkileyebilir.

Soru: Muhalefet partileri bu duruma nasıl tepki veriyor?

Muhalefet partileri, üniversitelerin bağımsızlığını koruma çabası içinde ve bu durumu eğitimde bir darbe olarak değerlendirmektedirler.

Soru: Eğitim sistemindeki bu sorunlara karşı neler yapılabilir?

Eğitim politikalarının gözden geçirilmesi, daha şeffaf ve bilimsel temellere dayanan bir atama süreci oluşturması için muhalefetin etkin olması beklenmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu