
İstanbul Barosu Çevre Kent ve İmar Hukuku Komisyonu, Kanal İstanbul projesinin yaratacağı çevresel tahribatı gündeme getirmek amacıyla Sazlıdere’de bir doğa yürüyüşü gerçekleştirdi. Yürüyüş sonrasında yapılan açıklamada, projenin İstanbul’un içme suyuna ciddi zararlar verebileceği vurgulandı. Komisyon, özellikle Sazlıdere Barajı çevresindeki yapılaşmaya karşı duyulan endişeleri dile getirerek inşaat faaliyetlerinin durdurulması talebinde bulundu. Yürütülen bu eylem, çevresel hassasiyetlere dikkat çekmek ve halkı bilinçlendirmek amacı taşıyor.
Makale Alt Başlıkları |
---|
1) Doğa Yürüyüşü ve Açıklama |
2) Kanal İstanbul Projesinin Etkileri |
3) Barajların Korunması |
4) Bilim ve Yerel Yönetimlerin Rolü |
5) İklim Krizi ve Hukuki Mücadele |
Doğa Yürüyüşü ve Açıklama
İstanbul Barosu Çevre Kent ve İmar Hukuku Komisyonu, çevresel sorunlara dikkat çekmek amacıyla Sazlıdere bölgesinde bir doğa yürüyüşü düzenledi. Bu etkinlik, projenin yaratacağı zararlara karşı kamuoyunu bilgilendirmek ve yerel yönetimleri harekete geçirmek için gerçekleştirildi. Yürüyüşe katılan avukatlar ve çevre aktivistleri, Sazlıdere Barajı’nın korunması gerektiğini vurguladılar. Yapılan açıklamada, projenin doğa tahribatına yol açabileceği ve bu durumun içme suyu kalitesini olumsuz etkileyebileceği ifade edildi.
Açıklamanın okunduğu sırada, katılımcılar doğanın korunmasının ve sürdürülebilir yaşam koşullarının sağlanmasının önemine dikkat çektiler. Avukat Tansu Güngör, yürüyüş sonrası yaptığı açıklamada, “Kanal İstanbul projesinin doğaya olan etkilerini ve bu etkilerin insanların yaşamını nasıl tehdit ettiğini anlamak zorundayız” dedi. Bu tür etkinliklerin devam etmesi gerektiğini savunan Güngör, toplumsal dayanışmanın ve bilinçlenmenin önemine de değindi.
Kanal İstanbul Projesinin Etkileri
Kanal İstanbul projesinin doğaya ve insan sağlığına olan olumsuz etkileri üzerine birçok eleştiri yöneltiliyor. Proje, özellikle Sazlıdere Barajı’na olan yakınlığından dolayı endişe yaratmakta. Sazlıdere Barajı, İstanbul’un içinde bulunduğu ekosistemin önemli bir parçasıdır ve su kaynaklarının korunması büyük bir önem taşımaktadır. Projenin tamamlanması durumunda, barajın idamesinin zorlaşacağı ve dolayısıyla su kıtlığı riskinin artacağı belirtiliyor. Bu, sadece tarım arazileri için değil, aynı zamanda kent yaşamı için de kritik bir sorun teşkil etmektedir.
Ayrıca, inşaat süreçlerinin yarattığı kirlilik ve su güvenliğinin tehdit altında olması, yurttaşların sağlık haklarını da riske atmaktır. Yapılan ağaç kesimleri ve doğal alanların tahrip edilmesi, bölgedeki biyolojik çeşitliliği tehlikeye atmaktadır. Bu noktada yetkililerin, doğanın korunması için gerekli adımları atması gerektiğine dair çağrılar güçlenmektedir.
Barajların Korunması
Sazlıdere Barajı’nın durumu, Kanal İstanbul projesi çerçevesinde giderek daha fazla tartışılan bir konu haline gelmektedir. Baraj, İstanbul’un içme suyu kaynaklarının bir parçasıdır ve dolayısıyla korunması hayati öneme sahiptir. Açıklamada, baraj çevresindeki yapılaşma faaliyetlerinin durdurulması gerektiği vurgulanmakta. Bu tür faaliyetlerin, doğanın dengesini bozacağı ve ekolojik tahribatlara yol açacağı ifade edilmektedir.
Baraj çevresinin yerleşime açılması, yağmur sularının toprak tarafından emilimini azaltacak ve kuraklık, sel, heyelan gibi doğal felaketlere zemin hazırlayacaktır. Bu, yalnızca çevre sorunlarına değil, aynı zamanda tarım arazilerinin betonlaşarak gıda güvenliğini de tehlikeye atacak bir sonuç doğuracaktır. Dolayısıyla, bu konularda hızla eyleme geçilmesi gerektiğine dair çağrılar artmaktadır.
Bilim ve Yerel Yönetimlerin Rolü
İstanbul Barosu, yürütülen projelerin bilimsel verilerle desteklenmesi ve yerel yönetimlerin etkin katılımının sağlanması gerektiğini ifade etmektedir. Uzmanların, meslek odalarının ve sivil toplum kuruluşlarının konuyla ilgili yaptıkları bilimsel raporların dikkate alınması gerektiği belirtilmektedir. Bu katkıların, daha sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler geliştirilmesine yardımcı olacağı vurgulanmaktadır.
Proje ile ilgili yapılacak tüm çalışmalarda şeffaflık esas olmalıdır. Yerel yönetimlerin bu süreçlere dâhil edilmesi, halkın bilgi sahibi olmasına ve karar alma süreçlerine katılmasına olanak sağlayacaktır. Bu sayede, çevre dostu politikaların geliştirilmesi ve uygulanması noktasında toplumda daha geniş bir farkındalık oluşması sağlanabilir.
İklim Krizi ve Hukuki Mücadele
Kanal İstanbul projesinin yarattığı tehlikelere karşı hukuki mücadele, İstanbul Barosu tarafından gündeme getirilmektedir. Proje, iklim krizi sürecinde kirletici ve yıkıcı etkilerin artırılmasına yol açtığı için, hukuken engellenmesi gereken bir durum olarak tanımlanmaktadır. Baro, yurttaşların çevre hakkını savunmak ve doğal kaynakları korumak amacıyla aktif bir şekilde hareket etmeye devam edecektir.
Kuruluş, çevre mücadelesinin önemine vurgu yaparak, toplumu bu konuda bilinçlendirmeyi amaçlamaktadır. Sivil toplum kuruluşları ile iş birliği içerisinde hareket edilerek, iklim krizi ile mücadele konusunda etkili adımlar atılması hedeflenmektedir. Bu doğrultuda sürdürülebilir çözümler geliştirilmesi ve uygulanması için var gücüyle çalışacaktır.
No. | Önemli Noktalar |
---|---|
1 | Kanal İstanbul projesi, Sazlıdere Barajı’nın doğasına zarar verebilir. |
2 | Yürüyüş, kamuoyunu bilinçlendirme amacı taşımaktadır. |
3 | Yerli yönetimlerin projelerde etkin katılımı önerilmektedir. |
4 | Doğanın korunması hukuki mücadele ile desteklenmelidir. |
5 | Çevre mücadelesinde dayanışma çağrısında bulunulmaktadır. |
Haberin Özeti
Kanal İstanbul projesi, İstanbul’un ekosistemini ve içme su kaynaklarını tehdit eden bir girişim olarak öne çıkmaktadır. İstanbul Barosu’nun düzenlediği doğa yürüyüşü, bu tehditlere karşı toplumu bilinçlendirmek için yapılmıştır. Sazlıdere Barajı’nın korunması gerektiği mesajı, yürüyüş sırasında net bir şekilde dile getirilmiştir. Proje, gelecek nesillerin yaşam alanlarını tehlikeye atmakta, bu nedenle yerel yönetimlerin ve bilim insanlarının katkılarıyla daha sürdürülebilir çözümler geliştirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu tür eylemlerin devam etmesi, hem doğanın korunması hem de toplumun çevresel hakları için önemlidir.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru: Kanal İstanbul projesinin en büyük zararları nelerdir?
Projenin en büyük zararları arasında içme su kaynaklarının kirlenmesi, doğal yaşam alanlarının yok olması ve ekosistem dengesinin bozulması yer almaktadır.
Soru: Doğa yürüyüşü ne amaçla düzenlendi?
Doğa yürüyüşü, Kanal İstanbul projesinin yaratacağı çevresel tahribatlara dikkat çekmek ve kamuoyunu bilinçlendirmek amacıyla düzenlendi.
Soru: İstanbul Barosu’nun talepleri nelerdir?
İstanbul Barosu, Sazlıdere Barajı çevresindeki yapılaşma faaliyetlerinin durdurulmasını ve projeye ilişkin bilimsel uyarıların dikkate alınmasını talep etmektedir.
Soru: Yürüyüşte kimler yer aldı?
Yürüyüşe avukatlar ve çevre aktivistleri katıldı, katılımcılar projenin yarattığı tehlikelere karşı seslerini duyurdular.
Soru: İklim krizi ile ilgili ne gibi adımlar atılacak?
İstanbul Barosu, iklim krizi ile mücadele etmek için hukuki savaşımı sürdürecek ve çevre mücadelesini destekleyecektir.