
Yargıtay’ın bozma kararının ardından, 28 Şubat davasında yeniden yargılanan sanıklar hakkında Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından alınan karar, ülkede siyasi ve hukuki tartışmaların yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Emekli orgenerallerle birlikte, eski Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı gibi önemli figürlerin yer aldığı bu davada, 13 sanığa “darbe girişimine yardım” suçundan toplam 18’er yıl hapis cezası verildi. Mahkeme, yıllardır süren bu davadaki delil durumunu ve yargı mensuplarının etkilerini değerlendirerek, sonuçları açıkladı.
Makale Alt Başlıkları |
---|
1) FETÖ Kumpası İddiası |
2) Subaylık Yeminine Sadakat |
3) Dosyada Somut Delil İddiası |
4) İkna Odaları İddiasının Reddedilmesi |
5) Mahkeme Kararının Gerekçesi |
FETÖ Kumpası İddiası
Sanık emekli Koramiral Altaç Atılan, davası devam ederken yaptığı açıklamalarda, kendisine yöneltilen suçlamaların temelsiz olduğunu vurguladı. Atılan, “Daha önce de davanın bir FETÖ kumpası olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Ben, mesleğimi Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda icra ettim ve bu davada tek suçumuz asker olmaktır” ifadelerini kullandı. Atılan, dosyadaki belgelerin üzerinde oynandığını belirterek, beraat talep etti.
Bu şekilde, sanıklar arasında ortak bir savunma modeli oluşmuş durumda. Herkes, bu davanın bir tür siyasi oyun olduğunu, itibarlarının zedelendiğini ve yaşanan sürecin adalet anlayışını sarstığını savunuyor.
Subaylık Yeminine Sadakat
Bir diğer sanık, emekli Tuğgeneral Metin Yaşar Yükselen, 28 Şubat davasının bir komplonun sonucu olduğunu öne sürdü. Yükselen, “Askerlik hayatım boyunca önce yeminime sonra yasanın emirlerine sadık kaldım. Bu davada suçlandığım her şey yersiz ve mesnetsizdir” şeklinde ifadelerde bulundu. Yükselen, davanın başında yer alan savcının da FETÖ bağlantılı olduğunu vurgulayarak, “Davanın açılması için beklenilen tek şey, merhum Necmettin Erbakan’ın ölümüdür” dedi.
Bu açıklamalar, davanın siyasi boyutunu gözler önüne sererken, asker kökenli sanıkların ne denli travmatik bir süreç yaşadığını da ortaya koyuyor.
Dosyada Somut Delil İddiası
Sanık emekli Korgeneral Köksal Karabay, yargılama sürecinde bazı yargı mensuplarının FETÖ ile bağlantılı olduğunu hatırlatarak, “Somut delil sunulmaksızın büyük cezalarla karşılaşmak, hukukun temel prensiplerine aykırıdır” dedi. Diğer sanıklar da benzer şekilde, davanın hukuki bir temele oturmadığını ve yalnızca siyasi kaygılarla şekillendirildiğini savundular.
Bu durum, hukuk sisteminin ne şekilde manipüle edildiğini ve adalet sistemine olan güvenin nasıl sarsıldığını gözler önüne seriyor. Avukatlar, “Dava sürecinin bu kadar uzaması, bir tür adaletin tecelli edemediğinin de bir göstergesidir” diyerek durumu özetlediler.
İkna Odaları İddiasının Reddedilmesi
Eski YÖK Başkanı Halil Kemal Gürüz, YÖK’ün ikna odaları iddiasıyla herhangi bir ilişkisi olduğuna dair suçlamaları reddederek, “Dönem uygulamaları, üniversiteler düzeyinde yürütülmüş olup, YÖK’ün doğrudan dahli yoktur” ifadelerinde bulundu. Avukatları, sanıkların yaşlı ve hasta olduğunu belirterek, dosyada yer alan maddi delil eksikliğinden dolayı beraat talep ettiler.
Bu açıklama, davanın arka planında yatan tartışmaları daha da derinleştirdi ve toplumda merak uyandıran unsurlar arasında yer aldı.
Mahkeme Kararının Gerekçesi
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 sanığı 18’er yıl hapis cezasına çarptırdığını açıklarken, vefat eden sanıkların dosyalarını ise düşürdü. Dava süreci boyunca Yargıtay 3. Ceza Dairesi, daha önce birçok sanığın müebbet hapis cezalarını onamış, ancak sonrasında bazı sanıklar için “yardım eden” sıfatıyla ceza verilmesine yönlendirilmişti. Bu durum, pek çok sorunun bir arada düşünülmesine neden oldu.
Mahkemenin kararının ardında yatan gerekçelerin net bir şekilde ortaya konmaması, birçok uzmanın eleştirilerine maruz kaldı. “Sanıklara yönelik ceza verilmesinin sebebi, daha ciddi gerçeklerle örtüşmüyor” şeklinde yorumlar yapıldı.
No. | Önemli Noktalar |
---|---|
1 | Mahkeme, 28 Şubat davasında 13 sanığa 18’er yıl hapis cezası verdi. |
2 | Sanıklar, suçlamaların FETÖ kumpası olduğunu iddia ettikleri bir savunma geliştirdi. |
3 | Dava sürecinde çok sayıda sanığın FETÖ ile bağlantılı olarak suçlandığı ifade edildi. |
4 | YÖK eski başkanı, ikna odaları iddialarını reddetti ve ilgili sorumluluğu kabul etmedi. |
5 | Mahkemenin kararı, birçok uzmanın eleştirilerine maruz kaldı ve hukuk sistemine güveni sarsacak nitelikteydi. |
Haberin Özeti
Bu dava, ülke genelinde hem siyasi hem de hukuki tartışmalara kapı aralayan bir gelişme olarak dikkat çekiyor. Yargıtay’ın daha önce aldığı bozma kararının ardından, 28 Şubat sürecinde yargılanan sanıkların akıbeti, adalet sisteminin ne denli güvenilir olduğunu sorgulatan bir mesele haline geldi. Sanıkların FETÖ kumpası iddiaları ve delil yetersizliği gibi konular, toplumsal bir gündem oluştururken, ceza ve mahkeme süreçlerinin entegrasyonu da tartışma konusu oldu. Özellikle yıllar süren bu yargılama sürecinin sonuçları, hukuk sistemine yönelik güvenin yeniden tesis edilmesi açısından büyük önem taşıyor.
Sıkça Sorulan Sorular
Soru: 28 Şubat davasında neden mahkeme süreci bu kadar uzun sürdü?
Mahkeme sürecinin uzunluğu, delil eksiklikleri, FETÖ bağlantılı yargı mensuplarının varlığına dair iddialar ve siyasi etkenlere bağlı olarak ortaya çıktı.
Soru: Sanıklar neden beraat talep ediyorlar?
Sanıklar, kendilerine yöneltilen suçlamaların mesnetsiz olduğu ve belgelerin üzerinde oynandığı iddialarını dile getirerek beraat talep ediyorlar.
Soru: Davanın FETÖ bağlantısı neden dile getirildi?
Sanıkların ifadelerine göre, davanın açılmasında FETÖ üyelerinin etkisi olduğu ve bu durumun siyasi hedefler doğrultusunda yapıldığı iddia edilmiştir.
Soru: YÖK’ün ikna odaları iddialarındaki rolü nedir?
Eski YÖK Başkanı Halil Kemal Gürüz, YÖK’ün bu bağlamda herhangi bir sorumluluğu olmadığını, bu uygulamaların üniversitelere özgü olduğunu belirtmiştir.
Soru: Mahkeme kararının ardından ne gibi tepkiler ortaya çıktı?
Karar sonrası, hukuk ortamında güvenin yeniden tesis edilmesi gerekliliği üzerinden ciddi tartışmalar yaşanmakta ve birçok uzman bu süreci eleştirmektedir.